Acâibü’l-Mahlûkat…
Zekeriya bin Mahmud el-Kazvinî tarafından yazılan klasik eser…
Bir âlemler ve varlıklar şehrayini. Hatta başlı başına bir kâinat tasavvuru.
Tercüme yoluyla Türk diline kazandırılan eser İslâmiyet’in bezediği bir kozmoloji içerisinde gözün, yukarıdan aşağıya -en geniş manasıyla gökyüzünden yeryüzüne veya görünmeyenden görülene- doğru bakışıyla örülü.
“Kitap, en zayıf mahlûklarla tamamlandı. Nitekim ilk önce en büyük mahlûklar ile başlamıştı. Arş Allah’ındır.” Cümleleriyle biterken varlıklara ve âleme bakışın hiyerarşisini de özetler.
On farklı bölüm içine yayılmış kozmolojik unsurlar, canlılar âlemi, hayali varlıklar ve tüm bunların başlıca nitelikleri, ibretamiz hikâyeler eşliğinde okura sunulur. Kitabı değerli kılan, üzerine inşa edildiği dilin ve tercümenin kuvvetidir. Dil ile göz neredeyse bütün âlemleri ve canlılar kadar hayal evrenini dolaşır. Eski dünyadan yeni zamanlara tam bir okuma dürbünü. İnsanın hikâyesine Doğu’dan yönelmiş çok renkli ve çok açılı bir nazar.
Acâibü’l-Mahlûkat…
Zekeriya bin Mahmud el-Kazvinî tarafından yazılan klasik eser…
Bir âlemler ve varlıklar şehrayini. Hatta başlı başına bir kâinat tasavvuru.
Tercüme yoluyla Türk diline kazandırılan eser İslâmiyet’in bezediği bir kozmoloji içerisinde gözün, yukarıdan aşağıya -en geniş manasıyla gökyüzünden yeryüzüne veya görünmeyenden görülene- doğru bakışıyla örülü.
“Kitap, en zayıf mahlûklarla tamamlandı. Nitekim ilk önce en büyük mahlûklar ile başlamıştı. Arş Allah’ındır.” Cümleleriyle biterken varlıklara ve âleme bakışın hiyerarşisini de özetler.
On farklı bölüm içine yayılmış kozmolojik unsurlar, canlılar âlemi, hayali varlıklar ve tüm bunların başlıca nitelikleri, ibretamiz hikâyeler eşliğinde okura sunulur. Kitabı değerli kılan, üzerine inşa edildiği dilin ve tercümenin kuvvetidir. Dil ile göz neredeyse bütün âlemleri ve canlılar kadar hayal evrenini dolaşır. Eski dünyadan yeni zamanlara tam bir okuma dürbünü. İnsanın hikâyesine Doğu’dan yönelmiş çok renkli ve çok açılı bir nazar.