“ İnandığım masalın savrulan kahramanı gibi hissediyorum kendimi. İçine acı kaçmış masumiyetiyle bakan o gözlerini, o gülüşlerini, sesini özlemiştim oğlumun.
Ilık nefesini hatta hırçınlıklarını bile… Tüm bastırdığım duygular, kalbimin kırıklığı, canımın yanması, her sabah kalktığımda umut ile umutsuzluk arasındaki o ince çizgideki savaşın yorgunluğu ile ameliyathane önünde, tek başınaydım!
Bilmezler bu anı yaşamayanlar. Nasıl da korku verir bu sessizlik insana, insan neler konuşur kendi içinde? İçimizdeki inanç, sevgi ve umudun renkleriydi, bizi yıkıldığımız anlarda bile, yine de ayakta tutan. Yüreği büyük kahramanlardı çocuklarımız. Onlar için değerdi direnmeye.”
Serap Yöndem Yulu
“ İnandığım masalın savrulan kahramanı gibi hissediyorum kendimi. İçine acı kaçmış masumiyetiyle bakan o gözlerini, o gülüşlerini, sesini özlemiştim oğlumun.
Ilık nefesini hatta hırçınlıklarını bile… Tüm bastırdığım duygular, kalbimin kırıklığı, canımın yanması, her sabah kalktığımda umut ile umutsuzluk arasındaki o ince çizgideki savaşın yorgunluğu ile ameliyathane önünde, tek başınaydım!
Bilmezler bu anı yaşamayanlar. Nasıl da korku verir bu sessizlik insana, insan neler konuşur kendi içinde? İçimizdeki inanç, sevgi ve umudun renkleriydi, bizi yıkıldığımız anlarda bile, yine de ayakta tutan. Yüreği büyük kahramanlardı çocuklarımız. Onlar için değerdi direnmeye.”
Serap Yöndem Yulu