Kedername - Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Soykırımı 1915 Hayatta Kalanların Tanıklıklarına Dair Belge Koleksiyonu

Stok Kodu:
9789753444064
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
680
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%25 indirimli
650,00TL
487,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 59,58TL
KARGO BEDAVA
Temin süresi 2-5 gündür.
9789753444064
1114078
Kedername - Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Soykırımı
Kedername - Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Soykırımı 1915 Hayatta Kalanların Tanıklıklarına Dair Belge Koleksiyonu
487.50

“Kedername”… Erivan’da ilk kez 2005 yılında yayınlanan ve Ermenistan Devlet Arşivi’ndeki belgelere dayanan bu kitap arşivdeki çarpıcı başlığı ile beni hemen kendine çekmişti.
“Kedername”, ne kadar bizden, ne kadar kendine çeken bir başlık.
Bu belgeler, Ermeni Devrimci Federasyonu’nun, 1916 yılında, sıcağı sıcağına derlediği tanıklıklardan oluşuyor. “Tarihi Ermenistan” denilen ve Abdülhamit tarafından 1877 Harbiyle birlikte sistematik olarak “Ermenisizleştirilmeye” başlanan ve bu politikanın Alman mükemmelliyetçiliği ile modernist İttihatçılar tarafından nihai noktasına eriştirildiği platoda ve aşağısındaki tarihi Mezopotamya’da yaşanan yeryüzü cehennemi aktarılıyor.
1916 yılında bu kitapta yer alan verileri sıcağı sıcağına toplayanlar, bilgileri şu temel sorular etrafında yoğunlaştırmışlardı: a. Eski durumun tespiti ve yerleşim yerinin belirtilmesi; b. Savaş ilanı zamanında Ermenilerin maruz kaldığı yokluklar ve baskılar; c. En kapsamlı bölümü oluşturan katliam ve tehcir soru grubu, gelecek olan facianın ne zaman ve ne surette hissedildiği, bunun çoktan hazırlanmış olduğuna dair delillerin var olup-olmadığı, katliamın ne zaman ve ne şartlar altında, kimin komutasında, kimin emriyle ve kimin eliyle (ordu, Kürt, zaptiye, güruh) başladığı, katliamların şekilleri, yeri, kurbanların sayısı, farklı toplum katmanlarına nasıl davranıldığı, tehcir edilenlerin ne yollardan geçtiği ve ne istikamette gittiği, bu arada verilen kayıplar, eziyetler, tecavüzler; d. Öz savunmayla ilgili sorular; e. Göç ve kaçış. Bu bölümde derlenen bilgilerin amacı, göçün ne zaman ve nasıl, hangi yollardan ve ne şartlar altında başladığı, tehcir edilenlerin nerede, ne tür yokluklara, hastalıklara, takibatlara ve saldırılara maruz kaldığı…
Bizim resmi tarihçiler hep “EDF arşivleri bize açılsın” der ya, bilmem ama açılırsa pek hoşlanacakları şeyler bulacaklarını sanmam.
İyi okumalar.
Ragıp Zarakolu

“Kedername”… Erivan’da ilk kez 2005 yılında yayınlanan ve Ermenistan Devlet Arşivi’ndeki belgelere dayanan bu kitap arşivdeki çarpıcı başlığı ile beni hemen kendine çekmişti.
“Kedername”, ne kadar bizden, ne kadar kendine çeken bir başlık.
Bu belgeler, Ermeni Devrimci Federasyonu’nun, 1916 yılında, sıcağı sıcağına derlediği tanıklıklardan oluşuyor. “Tarihi Ermenistan” denilen ve Abdülhamit tarafından 1877 Harbiyle birlikte sistematik olarak “Ermenisizleştirilmeye” başlanan ve bu politikanın Alman mükemmelliyetçiliği ile modernist İttihatçılar tarafından nihai noktasına eriştirildiği platoda ve aşağısındaki tarihi Mezopotamya’da yaşanan yeryüzü cehennemi aktarılıyor.
1916 yılında bu kitapta yer alan verileri sıcağı sıcağına toplayanlar, bilgileri şu temel sorular etrafında yoğunlaştırmışlardı: a. Eski durumun tespiti ve yerleşim yerinin belirtilmesi; b. Savaş ilanı zamanında Ermenilerin maruz kaldığı yokluklar ve baskılar; c. En kapsamlı bölümü oluşturan katliam ve tehcir soru grubu, gelecek olan facianın ne zaman ve ne surette hissedildiği, bunun çoktan hazırlanmış olduğuna dair delillerin var olup-olmadığı, katliamın ne zaman ve ne şartlar altında, kimin komutasında, kimin emriyle ve kimin eliyle (ordu, Kürt, zaptiye, güruh) başladığı, katliamların şekilleri, yeri, kurbanların sayısı, farklı toplum katmanlarına nasıl davranıldığı, tehcir edilenlerin ne yollardan geçtiği ve ne istikamette gittiği, bu arada verilen kayıplar, eziyetler, tecavüzler; d. Öz savunmayla ilgili sorular; e. Göç ve kaçış. Bu bölümde derlenen bilgilerin amacı, göçün ne zaman ve nasıl, hangi yollardan ve ne şartlar altında başladığı, tehcir edilenlerin nerede, ne tür yokluklara, hastalıklara, takibatlara ve saldırılara maruz kaldığı…
Bizim resmi tarihçiler hep “EDF arşivleri bize açılsın” der ya, bilmem ama açılırsa pek hoşlanacakları şeyler bulacaklarını sanmam.
İyi okumalar.
Ragıp Zarakolu

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat