Bâkıllânî ve Kâdî Abdülcebbâr’ın nübüvvet görüşlerinin detaylı biçimde ele alınması sayesinde bu iki farklı nübüvvet telakkisinin, İslam’ın temel kaynakları açısından yeri ve değerinin ortaya çıkarılması mümkün olacaktır. Böyle bir analizin ardından nübüvvete dair güncel tartışmaların daha sağlam temeller üzerinde sürdürülebileceği tahmin edilmektedir. Nübüvvete dair geçmişten günümüze taşınan kanaatlerin doğru bir şekilde anlaşılması, bu kanaatlerin tarihte gördükleri işlevin açığa çıkarılması, İslam’ın temel kaynakları açısından yeri ve değerinin tespit edilmesi ve elde edilen bu verilerin güncel planda ne şekilde faydalı kılınabileceğinin ortaya konulması açılarından, bu çalışmanın ufuk verici bir muhtevaya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Bâkıllânî ve Kâdî Abdülcebbâr’ın nübüvvet görüşlerinin detaylı biçimde ele alınması sayesinde bu iki farklı nübüvvet telakkisinin, İslam’ın temel kaynakları açısından yeri ve değerinin ortaya çıkarılması mümkün olacaktır. Böyle bir analizin ardından nübüvvete dair güncel tartışmaların daha sağlam temeller üzerinde sürdürülebileceği tahmin edilmektedir. Nübüvvete dair geçmişten günümüze taşınan kanaatlerin doğru bir şekilde anlaşılması, bu kanaatlerin tarihte gördükleri işlevin açığa çıkarılması, İslam’ın temel kaynakları açısından yeri ve değerinin tespit edilmesi ve elde edilen bu verilerin güncel planda ne şekilde faydalı kılınabileceğinin ortaya konulması açılarından, bu çalışmanın ufuk verici bir muhtevaya sahip olduğunu söyleyebiliriz.