İslam düşüncesinin en önemli unsurunu, İslamî ilimlerin de temelini ve zirve noktasını teşkil eden Kelam İlmi’nin, Müslümanlar arasında siyasi ve itikâdî konularda yaşanan bazı ihtilaflar sebebiyle ortaya konulan farklı çözüm ve yorumların, bunlarla ilgili olarak yapılan çeşitli tartışmaların bir sonucu olarak hicrî ikinci yüzyılın başlarından itibaren doğduğu bilinmektedir.
Yapılan askerî fetihler neticesinde oldukça genişleyen yeni İslam coğrafyasının muhtelif yerlerinde eskiden beri yaşayan çeşitli kadim din ve kültürler ile bunların müntesip ve mensuplarıyla karşılaşan Müslümanlar, kendi aralarında yaşadıkları çeşitli fikrî ihtilaflar yanında, İslâm dünyasına dahil olan bu yeni unsurların ürettiği problemlerin çözümü için, İslam dininin iman esasları ve kesin hükümleriyle ilgili temel ilkelerinin, vahyin ve aklın verileri ışığında süratle sistemleştirilmesi gerektiğini hemen fark etmişlerdir.
Bunun sonucunda da Kur’an’ın mantık örgüsünü kavrayıp bu örgüye dayanan delilleri, bütün insanları dikkate alacak şekilde düzenleyerek, söz konusu yabancı din ve kültürlerin karşı iddialarını hem Kur’an hem de akıl zemininde çözümlemek suretiyle İslam’ın temel ilkelerini “açıklama, kanıtlama ve savunma (îzâh, ispat ve müdafaa)” misyonunu üstlenen Kelam adlı bir ilmî disiplinin inşâına girişmişlerdir.
Sistematik temellerini Mu’tezile ekolü mensuplarının attığı, daha sonraki dönemlerde ise Müslümanların kâhir ekseriyetinin (sevad-ı a’zam, cumhûr, Ehl-i Sünnet) kabulüne mazhar olarak: “İslam dininin iman esaslarını ve bu dinin insan davranışlarıyla ilgili temel ilkelerini naslardan hareketle belirleyen, onları nasların bütünlüğü içinde temellendirip akli yöntemlerle destekleyen ve karşı fikirleri de eleştirip cevaplandıran kelam ilmi” ve söz konusu ilmin mümtaz ulemâsı, üstlendikleri bu misyonu İslâm düşünce tarihi boyunca başarıyla sürdürme gayreti içinde olmuşlardır.
Kelam Tarihi başlıklı bu çalışmada, İslam’ın özellikle inanç konularıyla ilgili olarak toplumda doğan sorunlara vahiyden aldığı ilham ile kalıcı ve etkin çözümler üretme çabası içinde olan kelam ilminin tarihçesi, “şahıs, ekol ve eser merkezli bir yöntem” ile tanıtılmaktadır.
Öncelikle İlahiyat Fakültelerinin lisans öğrencilerine yönelik olan bu eserin, tüm okuyucularına faydalı olması ümit edilmektedir…
İslam düşüncesinin en önemli unsurunu, İslamî ilimlerin de temelini ve zirve noktasını teşkil eden Kelam İlmi’nin, Müslümanlar arasında siyasi ve itikâdî konularda yaşanan bazı ihtilaflar sebebiyle ortaya konulan farklı çözüm ve yorumların, bunlarla ilgili olarak yapılan çeşitli tartışmaların bir sonucu olarak hicrî ikinci yüzyılın başlarından itibaren doğduğu bilinmektedir.
Yapılan askerî fetihler neticesinde oldukça genişleyen yeni İslam coğrafyasının muhtelif yerlerinde eskiden beri yaşayan çeşitli kadim din ve kültürler ile bunların müntesip ve mensuplarıyla karşılaşan Müslümanlar, kendi aralarında yaşadıkları çeşitli fikrî ihtilaflar yanında, İslâm dünyasına dahil olan bu yeni unsurların ürettiği problemlerin çözümü için, İslam dininin iman esasları ve kesin hükümleriyle ilgili temel ilkelerinin, vahyin ve aklın verileri ışığında süratle sistemleştirilmesi gerektiğini hemen fark etmişlerdir.
Bunun sonucunda da Kur’an’ın mantık örgüsünü kavrayıp bu örgüye dayanan delilleri, bütün insanları dikkate alacak şekilde düzenleyerek, söz konusu yabancı din ve kültürlerin karşı iddialarını hem Kur’an hem de akıl zemininde çözümlemek suretiyle İslam’ın temel ilkelerini “açıklama, kanıtlama ve savunma (îzâh, ispat ve müdafaa)” misyonunu üstlenen Kelam adlı bir ilmî disiplinin inşâına girişmişlerdir.
Sistematik temellerini Mu’tezile ekolü mensuplarının attığı, daha sonraki dönemlerde ise Müslümanların kâhir ekseriyetinin (sevad-ı a’zam, cumhûr, Ehl-i Sünnet) kabulüne mazhar olarak: “İslam dininin iman esaslarını ve bu dinin insan davranışlarıyla ilgili temel ilkelerini naslardan hareketle belirleyen, onları nasların bütünlüğü içinde temellendirip akli yöntemlerle destekleyen ve karşı fikirleri de eleştirip cevaplandıran kelam ilmi” ve söz konusu ilmin mümtaz ulemâsı, üstlendikleri bu misyonu İslâm düşünce tarihi boyunca başarıyla sürdürme gayreti içinde olmuşlardır.
Kelam Tarihi başlıklı bu çalışmada, İslam’ın özellikle inanç konularıyla ilgili olarak toplumda doğan sorunlara vahiyden aldığı ilham ile kalıcı ve etkin çözümler üretme çabası içinde olan kelam ilminin tarihçesi, “şahıs, ekol ve eser merkezli bir yöntem” ile tanıtılmaktadır.
Öncelikle İlahiyat Fakültelerinin lisans öğrencilerine yönelik olan bu eserin, tüm okuyucularına faydalı olması ümit edilmektedir…