“Aşkı sabrın bir meyvesi sanırdım.
Öğrendim ki; Sabır, aşkın en büyük kölesiymiş.”
Her gece farklı bir hikâyenin esiri oluruz. Dinlediklerimizden çok, dinleyemediklerimiz de yoruluruz. Açık kalan onlarca yaramız olmasına rağmen bir diğerini biz açarız. “AŞK” açtığım en güzel yaralardandır. İçiniz cayır cayır yanarken, teniniz buz kestiğinde, nefes almanın yaşamak olmadığını anlarsınız.
Zaman, insana çok şey kattığı gibi bizlerden birçok şeyi de söküp almıştır. Aşkın uçsuz bucaksız özgürlüğünün kucağında kendimizi kaybetmişken; bize ait olmayan bir benlik, vücudumuzun her milimine bir gölge gibi saklanmıştır. Ruhumuzun derinliklerinde kendimizi aramak yerine, kulağımıza fısıldanan aşka kendimizi bırakalım. Çünkü aşk, gökyüzünü esir aldığı gün gökkuşağını özgür bırakacaktır.
“Aşkı sabrın bir meyvesi sanırdım.
Öğrendim ki; Sabır, aşkın en büyük kölesiymiş.”
Her gece farklı bir hikâyenin esiri oluruz. Dinlediklerimizden çok, dinleyemediklerimiz de yoruluruz. Açık kalan onlarca yaramız olmasına rağmen bir diğerini biz açarız. “AŞK” açtığım en güzel yaralardandır. İçiniz cayır cayır yanarken, teniniz buz kestiğinde, nefes almanın yaşamak olmadığını anlarsınız.
Zaman, insana çok şey kattığı gibi bizlerden birçok şeyi de söküp almıştır. Aşkın uçsuz bucaksız özgürlüğünün kucağında kendimizi kaybetmişken; bize ait olmayan bir benlik, vücudumuzun her milimine bir gölge gibi saklanmıştır. Ruhumuzun derinliklerinde kendimizi aramak yerine, kulağımıza fısıldanan aşka kendimizi bırakalım. Çünkü aşk, gökyüzünü esir aldığı gün gökkuşağını özgür bırakacaktır.