İnsanoğlu hayatta birçok konuda başarılı veya başarısız olabilir ki bu gayet normaldir. Fakat anormal olan ve kabul edilemeyecek en kötü şey hayatımızı aynılaştırmaktır. Tarihe baktığınızda milyarlarca insanın bizler gibi yaşadığı ve zamanı geldiğinde öldüğünü görürsünüz. Ama bu insanların hepsi aynı değildir. Kimisinin isimleri gibi yaptıkları da kendileri gibi ölmüştür. Farklı olup farklı yaşayanların ise düşünceleri, algıları, cesaretleri, mücadeleleri ve başarılarıyla unutulmadıklarını da görürsünüz. Peki neden? Onlar da diğerleri gibi insan değil miydi? Onlar da yeri geldiğinde üzülmüyorlar mıydı? Mutlu olmuyorlar mıydı? Başarısız olmuyorlar mıydı? Veya hiç mi yorulmuyorlardı? Elbette hayır. Diğerleri, var olanları kabullenirken onlar kabullenmediler. Diğerleri bakarken onlar görmek istiyordu. Diğerleri zahirde mutluluğu seçmişti ama onlar hakikatteki mutluluğu istiyorlardı. Diğerleri herkesin baktığına bakarken onlar daima yukarıya bakmak ve farklı olmak istiyorlardı. İşte bu yüzden Fatih Sultan Mehmet, Albert Einstein, Marie Curie, Nikola Tesla, İsaac Newton, Louis Pasteur, Otto Hahn, Pisagor, Kâtip Çelebi, Hazerfen Ahmet Çelebi, Evliya Çelebi, Harezmi, Kindi, Farabi, İbn Sina, Ömer Hayyam, Piri Reis ve daha niceleri tarihe isimlerini altın harflerle yazdırmışlardır. Burada karar, başkalarının değil bizzat kişinin kendisine aittir. Diğerleri gibi yaşayıp aynı mı olmak istiyor yoksa farklı olup tarih mi yazmak istiyor? Hepimiz insanız ama hepimiz aynı değiliz. Farklı olup mücadele edenler, vazgeçmeyenler ve polimat zihniyete sahip olanlar keşfetmeyi bilenlerdir.
İnsanoğlu hayatta birçok konuda başarılı veya başarısız olabilir ki bu gayet normaldir. Fakat anormal olan ve kabul edilemeyecek en kötü şey hayatımızı aynılaştırmaktır. Tarihe baktığınızda milyarlarca insanın bizler gibi yaşadığı ve zamanı geldiğinde öldüğünü görürsünüz. Ama bu insanların hepsi aynı değildir. Kimisinin isimleri gibi yaptıkları da kendileri gibi ölmüştür. Farklı olup farklı yaşayanların ise düşünceleri, algıları, cesaretleri, mücadeleleri ve başarılarıyla unutulmadıklarını da görürsünüz. Peki neden? Onlar da diğerleri gibi insan değil miydi? Onlar da yeri geldiğinde üzülmüyorlar mıydı? Mutlu olmuyorlar mıydı? Başarısız olmuyorlar mıydı? Veya hiç mi yorulmuyorlardı? Elbette hayır. Diğerleri, var olanları kabullenirken onlar kabullenmediler. Diğerleri bakarken onlar görmek istiyordu. Diğerleri zahirde mutluluğu seçmişti ama onlar hakikatteki mutluluğu istiyorlardı. Diğerleri herkesin baktığına bakarken onlar daima yukarıya bakmak ve farklı olmak istiyorlardı. İşte bu yüzden Fatih Sultan Mehmet, Albert Einstein, Marie Curie, Nikola Tesla, İsaac Newton, Louis Pasteur, Otto Hahn, Pisagor, Kâtip Çelebi, Hazerfen Ahmet Çelebi, Evliya Çelebi, Harezmi, Kindi, Farabi, İbn Sina, Ömer Hayyam, Piri Reis ve daha niceleri tarihe isimlerini altın harflerle yazdırmışlardır. Burada karar, başkalarının değil bizzat kişinin kendisine aittir. Diğerleri gibi yaşayıp aynı mı olmak istiyor yoksa farklı olup tarih mi yazmak istiyor? Hepimiz insanız ama hepimiz aynı değiliz. Farklı olup mücadele edenler, vazgeçmeyenler ve polimat zihniyete sahip olanlar keşfetmeyi bilenlerdir.