Edebiyatın gücünü, hikâyelerin büyüsünü, bilgi katmanları arasında kaybolmayan sözlü geleneğin izlerini sürüyor; hikâyeler anlatan nineleri, aya düşen bebekleri, abdalları, usta-çırak ilişkilerini masalsı bir dille anlatan Kuddusi Demir, coğrafyamızın hikâyelerinin benzerliğini birçok öykünün alt metni olarak sunuyor.
Sözlü kültürle yazılı kültürün bir aradalığına tanık olurken insanımızın ferasetini, irfanını Kibrit’in on sekiz öyküsünde görebiliriz. Hikâyelerde; yaşayan, nefes alan ayrıntılar, bu toprakların kadim geleneği hikâyenin pes etmeyeceğini kanıtlıyor.
Edebiyatın gücünü, hikâyelerin büyüsünü, bilgi katmanları arasında kaybolmayan sözlü geleneğin izlerini sürüyor; hikâyeler anlatan nineleri, aya düşen bebekleri, abdalları, usta-çırak ilişkilerini masalsı bir dille anlatan Kuddusi Demir, coğrafyamızın hikâyelerinin benzerliğini birçok öykünün alt metni olarak sunuyor.
Sözlü kültürle yazılı kültürün bir aradalığına tanık olurken insanımızın ferasetini, irfanını Kibrit’in on sekiz öyküsünde görebiliriz. Hikâyelerde; yaşayan, nefes alan ayrıntılar, bu toprakların kadim geleneği hikâyenin pes etmeyeceğini kanıtlıyor.