Kime Rey Verelim? İttihat Terakki Mi? Hürriyet ve İtilaf Mı? Hatipzade Ayetullah, Filibeli Ahmet Hilmi, Rıza Nur, Derviş Vahdeti ve Salih Zeki’nin 1912 Seçimlerine Dair Görüşleri
Türk demokrasi tarihinin ilk tartışmalarından biri 111 yıl sonra ilk defa yayında.
Değişmeyen tek sorunun, ‘‘Kime rey verelim?’’in ilk kez gündeme geldiği 1912 Seçimleri, özellikle Türk Demokrasi Tarihi nazarında bakıldığında günümüzdeki birçok sorunun ‘‘ilkler’’ini teşkil etmektedir. Pervasız propagandaların, kutuplaşmanın ve neticesinde ortaya çıkan fanatik tavrın ilk kez deneyimlendiği 1912, bugüne kadar mebusların gözünden ele alınmış ve bir kalıp içerisinde tutulmuştur: ‘‘İttihatçıların halkı baskıladığı, taşlı sopalı seçimler’’... Buna karşın halkın düşünceleri nelerdir? Halkın arasında eline ‘‘taş ve sopalar’’ı alan hiç kimse yok mudur? İtilafçılar halkla bu kadar mı ‘‘iç içe’’ bir haldedirler de halk ile beraber baskılanmaktadırlar? İşte bütün bu sorular, ‘‘makro’’dan ziyade ‘‘mikro’’ya yönelinerek, her tarafın ‘‘kendi’’ iddialarından hareketle bu eserde tekrardan tartışılmıştır. Hatibzade Ayetullah’ın İttihatçı yaklaşımıyla başlayan eser, Rıza Nur ve Rıza Tevfik Beylerin İtilafçı eleştirilerini, Kozmidi ve Boşo Efendilerin sert tutumlarını, Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi’nin ve Hikmet Gazetesi’nin yer yer alaycı lakin tarafsız tavrını gözler önüne ‘‘tekrardan’’ sermiştir. Kısacası eser, seçilenlerin değil, seçenlerin gözünden bir objektif sunarak geçmişten günümüze içinde bulunduğumuz toprakların ‘‘özeleştiri’’sini yapmaktadır.
Türk demokrasi tarihinin ilk tartışmalarından biri 111 yıl sonra ilk defa yayında.
Değişmeyen tek sorunun, ‘‘Kime rey verelim?’’in ilk kez gündeme geldiği 1912 Seçimleri, özellikle Türk Demokrasi Tarihi nazarında bakıldığında günümüzdeki birçok sorunun ‘‘ilkler’’ini teşkil etmektedir. Pervasız propagandaların, kutuplaşmanın ve neticesinde ortaya çıkan fanatik tavrın ilk kez deneyimlendiği 1912, bugüne kadar mebusların gözünden ele alınmış ve bir kalıp içerisinde tutulmuştur: ‘‘İttihatçıların halkı baskıladığı, taşlı sopalı seçimler’’... Buna karşın halkın düşünceleri nelerdir? Halkın arasında eline ‘‘taş ve sopalar’’ı alan hiç kimse yok mudur? İtilafçılar halkla bu kadar mı ‘‘iç içe’’ bir haldedirler de halk ile beraber baskılanmaktadırlar? İşte bütün bu sorular, ‘‘makro’’dan ziyade ‘‘mikro’’ya yönelinerek, her tarafın ‘‘kendi’’ iddialarından hareketle bu eserde tekrardan tartışılmıştır. Hatibzade Ayetullah’ın İttihatçı yaklaşımıyla başlayan eser, Rıza Nur ve Rıza Tevfik Beylerin İtilafçı eleştirilerini, Kozmidi ve Boşo Efendilerin sert tutumlarını, Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi’nin ve Hikmet Gazetesi’nin yer yer alaycı lakin tarafsız tavrını gözler önüne ‘‘tekrardan’’ sermiştir. Kısacası eser, seçilenlerin değil, seçenlerin gözünden bir objektif sunarak geçmişten günümüze içinde bulunduğumuz toprakların ‘‘özeleştiri’’sini yapmaktadır.