Edebiyat alanında birisini tanıyabilmek için, onun ne yazdığını ve nasıl yazdığını çok iyi bilmek gerekir. Behiye Yılmaz’ı da öykü yazarı olarak tanıyabilmek, öncelikle bu kitabı okumaktan geçer.
Öykü, olay ve durağan diyeceğimiz çeşitlerden oluşur. Behiye Yılmaz’ın öyküleri bu türün ikisine de uymaktadır. Bazı öyküleri olay örgüsü tarzındadır. Okuyucuyu can evinden vuracak kadar birden olayların içine çekmekte, sonra sonuca doğru giderken size sanki bir mesaj vererek bu sonucu varmaktadır.
Bir öykü, olay öyküsü içende yer alırken bir başka öykü de durağan öykü biçimiyle birebir örtüşmektedir. Çünkü, yazar başta kendi yaşamına etki eden olaylardan yola çıkarak; toplumsal yaşamdan da etkilenerek ve gözlem yaparak olaylar örgüsünü oluşturmuştur.
Bu da demektir ki, Behiye Yılmaz bereket yüklü topraklara düşen bir yağmur damlası olmak için; kalplere geceden sabaha yaprakların üzerindeki çiğ damlası olmuştur adeta.
Çoğunluğu birinci ağızdan anlatılan öyküleri okurken; kendinizi öykünün bir yerinde bulabilirsiniz. Çünkü ya siz ya da yakınınızdaki birisi o öykünün içinde yer almıştır. Bu duyguları mutlaka hissedeceksiniz.
Behiye Yılmaz’ın öykülerine herhangi bir öykü kitabında yer alan öyküler deyip geçemeyiz. Çünkü, her öykünün sonu adeta bir ders çıkarılacak tarzda bağlanmıştır.
Bu kitapta Behiye Yılmaz’ın çocuksu ruhunun öykülere nasıl nakşedildiğini göreceksiniz.
Edebiyat alanında birisini tanıyabilmek için, onun ne yazdığını ve nasıl yazdığını çok iyi bilmek gerekir. Behiye Yılmaz’ı da öykü yazarı olarak tanıyabilmek, öncelikle bu kitabı okumaktan geçer.
Öykü, olay ve durağan diyeceğimiz çeşitlerden oluşur. Behiye Yılmaz’ın öyküleri bu türün ikisine de uymaktadır. Bazı öyküleri olay örgüsü tarzındadır. Okuyucuyu can evinden vuracak kadar birden olayların içine çekmekte, sonra sonuca doğru giderken size sanki bir mesaj vererek bu sonucu varmaktadır.
Bir öykü, olay öyküsü içende yer alırken bir başka öykü de durağan öykü biçimiyle birebir örtüşmektedir. Çünkü, yazar başta kendi yaşamına etki eden olaylardan yola çıkarak; toplumsal yaşamdan da etkilenerek ve gözlem yaparak olaylar örgüsünü oluşturmuştur.
Bu da demektir ki, Behiye Yılmaz bereket yüklü topraklara düşen bir yağmur damlası olmak için; kalplere geceden sabaha yaprakların üzerindeki çiğ damlası olmuştur adeta.
Çoğunluğu birinci ağızdan anlatılan öyküleri okurken; kendinizi öykünün bir yerinde bulabilirsiniz. Çünkü ya siz ya da yakınınızdaki birisi o öykünün içinde yer almıştır. Bu duyguları mutlaka hissedeceksiniz.
Behiye Yılmaz’ın öykülerine herhangi bir öykü kitabında yer alan öyküler deyip geçemeyiz. Çünkü, her öykünün sonu adeta bir ders çıkarılacak tarzda bağlanmıştır.
Bu kitapta Behiye Yılmaz’ın çocuksu ruhunun öykülere nasıl nakşedildiğini göreceksiniz.