“Koş, arkana bakmadan, kırmızı kapıyı görene dek durmadan koş!”
Alin, onu içine çeken o zifirî karanlığa doğru koşmaya başladı. Bacaklarını o mu kontrol ediyordu yoksa bağımsız bir hareket hâlinde miydiler tam kestiremiyordu.
Kar taneleri birer mermi gibi sıyırıyordu yüzünü.
Öyle karanlıktı ki, sanki sonsuz bir kuyuya düşüyordu.
Ve sonunda karanlığın içinde parlayan kırmızı bir kapı karşıladı onu.
Açık unutulmuş bir gece lambası gibi çaresizce parlıyordu. Yalnızca küçük bir kulübenin kapısından içeri girmeyecekti Alin. Kapıyı korkuyla yumruklarken, geçmişini, bugününü ve onu umutla bekleyen bir halkın geleceğini de uyandıracaktı.
Işık ve karanlığın, iyilik ve kötülüğün, aşk ile alçaklığın savaşı değildi bu sadece.
Çok daha ötesiydi!
Işık, daima olmalıydı…
Işık… Kalbini henüz karanlığın gölgesine teslim etmeyenler için son umuttu…
Sinem Ürkmez Şahin’in kaleminden, heyecan dolu, yaratıcılığı karşısında şaşkınlık uyandıracak ve bir o kadar da derin bir hikâye…
Işığın karanlıkla savaşı…
“Koş, arkana bakmadan, kırmızı kapıyı görene dek durmadan koş!”
Alin, onu içine çeken o zifirî karanlığa doğru koşmaya başladı. Bacaklarını o mu kontrol ediyordu yoksa bağımsız bir hareket hâlinde miydiler tam kestiremiyordu.
Kar taneleri birer mermi gibi sıyırıyordu yüzünü.
Öyle karanlıktı ki, sanki sonsuz bir kuyuya düşüyordu.
Ve sonunda karanlığın içinde parlayan kırmızı bir kapı karşıladı onu.
Açık unutulmuş bir gece lambası gibi çaresizce parlıyordu. Yalnızca küçük bir kulübenin kapısından içeri girmeyecekti Alin. Kapıyı korkuyla yumruklarken, geçmişini, bugününü ve onu umutla bekleyen bir halkın geleceğini de uyandıracaktı.
Işık ve karanlığın, iyilik ve kötülüğün, aşk ile alçaklığın savaşı değildi bu sadece.
Çok daha ötesiydi!
Işık, daima olmalıydı…
Işık… Kalbini henüz karanlığın gölgesine teslim etmeyenler için son umuttu…
Sinem Ürkmez Şahin’in kaleminden, heyecan dolu, yaratıcılığı karşısında şaşkınlık uyandıracak ve bir o kadar da derin bir hikâye…
Işığın karanlıkla savaşı…