Oğuz uzun uzun aynı noktaya baktı. Güneş ve ayvaz yanığı yüzü kızarmaya başladı. “Babam traktörle eve geldi. Üzerinde kürk, başında kuzu derisinden kalpak vardı. Hiç Unutmam annem ‘Murat bunları nereden aldın’ diye sordu. Babam, gece soğuk oluyor, Baran Bey üşümeyeyim diye kendi kürkünü bana verdi, dedi.
Çay içtikten sonra kalktı traktöre bindi, traktörün üstündeki hali gözlerimin önünde. Bir seksen boylarında geniş omuzlu, zayıf, gür kaşlı, sarkık bıyıklı, heykel gibi bir adam... Davudi sesiyle anneme Rüstemgedik tarafına gideceğini söyleyerek bizlere el sallayıp evden ayrıldı. Gidiş o gidiş. Babamızı son görüşümüz oldu” Oğuz bunları anlatırken iki gözü iki çeşme ağlıyordu...
Oğuz uzun uzun aynı noktaya baktı. Güneş ve ayvaz yanığı yüzü kızarmaya başladı. “Babam traktörle eve geldi. Üzerinde kürk, başında kuzu derisinden kalpak vardı. Hiç Unutmam annem ‘Murat bunları nereden aldın’ diye sordu. Babam, gece soğuk oluyor, Baran Bey üşümeyeyim diye kendi kürkünü bana verdi, dedi.
Çay içtikten sonra kalktı traktöre bindi, traktörün üstündeki hali gözlerimin önünde. Bir seksen boylarında geniş omuzlu, zayıf, gür kaşlı, sarkık bıyıklı, heykel gibi bir adam... Davudi sesiyle anneme Rüstemgedik tarafına gideceğini söyleyerek bizlere el sallayıp evden ayrıldı. Gidiş o gidiş. Babamızı son görüşümüz oldu” Oğuz bunları anlatırken iki gözü iki çeşme ağlıyordu...