Kent merkezlerin dışında bulunan köy yaşamına karşı, genelde özlem içerisinde bulunmaktayız. Keşke gelmeseydik şehir merkezlerine… Kendimize, çevremize, doğaya yabancılaştık. Suçlu biz değiliz elbette büsbütün. Kentin sürekli albenisi servis edildi sosyal ağlarla ve sonunda kırdan koparılarak göç etmek zorunda kaldık. Başka bir ifade ile algılarımızla oynandı ve sürekli olarak şehrin cezbediciği ve çekici faktörleri servis edildi. Kırsal bölgelerde yapay ve yanlış algıların oluşturulması ile gönüllü ve bir takım problemlerden kaynaklı zorunlu göç türü olarak isimlendirdiğimiz göçler yaşandı. Sonuçta hayalet konuma ve harabeye dönen ve içimizi burkan köy tabloları ile karşı karşıya kaldık. Köylerde üretilen ve soframıza taze gelen ürünlerin yok oluşuna mı üzülelim… Her bir taşında, köşesinde hatıralarımızın, neşelerimizin yerlerine ıssızlığın, soğukluğun yer alışına mı müteessir olalım… Göç ile birlikte kaybolan geleneklerimize, değerlerimize mi? Birtakım kitleler, modernleşme, asrileşme, batılılaşma gibi kavramları öne sürerek taşrayı kent merkezlerine çekmeyi hedeflerinim birinci programlarına koydular ve başarılı da oldular. Kente göç ile birlikte kentlileşebildik mi… Kır ile kentin sosyokültürel bağlamda doku farklılığı olmasından, doku uyuşmazlığı sonucu kentin potasında eriyemeyen ve bu durumun sonucunda kültür şoku, uyum sorunu vb. birtakım problemlerin oluşmasına mı üzülelim. Yüz bin veyl olsun… Bu çalışma kırsal bölgelerde kent merkezlerine henüz sönmemiş olan umutların yeşermesi bağlamında umut kaynağı niteliğinde bir eser olduğu kanaatindeyiz. Kırsal dokuya uygun ve bu kültürün yapısına muvafık olan yaklaşımlarla bu yaşam alanlarını tetikleyen muhtemel problemlerin giderilmesi ve tersine göçün canlandırılması bakımından önem arz edeceği düşüncesindeyiz. Çalışmada kırın yapısına adapte olmuş kitlelerin göç etmeme nedenleri kapsamlı bir şekilde anket soruları ile araştırılmıştır. Göç etmeyen kitleyi durduran etkenlerin neler olduğunun bilinmesi, kıra yapılacak tedaviler ve adımlar için ön ayak oluşturmaktadır. Kısaca göç etmeyen ya da cılız kalıp göç bağlamında sönmeyen yerleşim yerlerinin, göç etmeme nedenleri araştırıldı. Göç etmeyi düşünüp düşünmedikleri, gelecek nesillerinin çiftçi mi, kamu çalışanı mı olmaları irdelendi. Olası göç fikrinizi tetikleyen durumların neler olduğu… Neden göç etmiyorsunuz? Güvelik ve kırın toplumsal yapısından kaynaklı göçe yol açacak muhtemel durumların neler olduğu gibi hususlar araştırılmıştır.
Kent merkezlerin dışında bulunan köy yaşamına karşı, genelde özlem içerisinde bulunmaktayız. Keşke gelmeseydik şehir merkezlerine… Kendimize, çevremize, doğaya yabancılaştık. Suçlu biz değiliz elbette büsbütün. Kentin sürekli albenisi servis edildi sosyal ağlarla ve sonunda kırdan koparılarak göç etmek zorunda kaldık. Başka bir ifade ile algılarımızla oynandı ve sürekli olarak şehrin cezbediciği ve çekici faktörleri servis edildi. Kırsal bölgelerde yapay ve yanlış algıların oluşturulması ile gönüllü ve bir takım problemlerden kaynaklı zorunlu göç türü olarak isimlendirdiğimiz göçler yaşandı. Sonuçta hayalet konuma ve harabeye dönen ve içimizi burkan köy tabloları ile karşı karşıya kaldık. Köylerde üretilen ve soframıza taze gelen ürünlerin yok oluşuna mı üzülelim… Her bir taşında, köşesinde hatıralarımızın, neşelerimizin yerlerine ıssızlığın, soğukluğun yer alışına mı müteessir olalım… Göç ile birlikte kaybolan geleneklerimize, değerlerimize mi? Birtakım kitleler, modernleşme, asrileşme, batılılaşma gibi kavramları öne sürerek taşrayı kent merkezlerine çekmeyi hedeflerinim birinci programlarına koydular ve başarılı da oldular. Kente göç ile birlikte kentlileşebildik mi… Kır ile kentin sosyokültürel bağlamda doku farklılığı olmasından, doku uyuşmazlığı sonucu kentin potasında eriyemeyen ve bu durumun sonucunda kültür şoku, uyum sorunu vb. birtakım problemlerin oluşmasına mı üzülelim. Yüz bin veyl olsun… Bu çalışma kırsal bölgelerde kent merkezlerine henüz sönmemiş olan umutların yeşermesi bağlamında umut kaynağı niteliğinde bir eser olduğu kanaatindeyiz. Kırsal dokuya uygun ve bu kültürün yapısına muvafık olan yaklaşımlarla bu yaşam alanlarını tetikleyen muhtemel problemlerin giderilmesi ve tersine göçün canlandırılması bakımından önem arz edeceği düşüncesindeyiz. Çalışmada kırın yapısına adapte olmuş kitlelerin göç etmeme nedenleri kapsamlı bir şekilde anket soruları ile araştırılmıştır. Göç etmeyen kitleyi durduran etkenlerin neler olduğunun bilinmesi, kıra yapılacak tedaviler ve adımlar için ön ayak oluşturmaktadır. Kısaca göç etmeyen ya da cılız kalıp göç bağlamında sönmeyen yerleşim yerlerinin, göç etmeme nedenleri araştırıldı. Göç etmeyi düşünüp düşünmedikleri, gelecek nesillerinin çiftçi mi, kamu çalışanı mı olmaları irdelendi. Olası göç fikrinizi tetikleyen durumların neler olduğu… Neden göç etmiyorsunuz? Güvelik ve kırın toplumsal yapısından kaynaklı göçe yol açacak muhtemel durumların neler olduğu gibi hususlar araştırılmıştır.