"Biz bildiklerimizi, okuduklarımızı, duyduklarımızı hatta düşlediklerimizi ona anlatıyor ve arkasından onun da devrimciliğe dört elle sarılmasını bekliyorduk. O da sekiz köşeli kasketiyle başını sallaya sallaya bizi dinliyor, sonunda, 'Herkesi nasıl eşit yapacaksınız, herkesi nasıl kurtaracaksınız?.. Zor iş...' diyordu. Öte yandan bir de çektiklerini, yoksulluğunu düşünüyor, 'Keşke olabilse!.. Keşke yapabilseniz!..' diyor, inanacak gibi oluyor, kendisini inanmaya zorluyor ama inanamıyordu. 'Hiç aklım kesmiyor ki olsun,' diyor ve hemen ekliyordu, 'Ne yaparsanız yapın, orduya karşı yapamazsınız!.. Ordusuz olmaz. Ordu olmadan hiçbir şey olmaaaz... Ordu müsaade etmeeez!..' ”
"Biz bildiklerimizi, okuduklarımızı, duyduklarımızı hatta düşlediklerimizi ona anlatıyor ve arkasından onun da devrimciliğe dört elle sarılmasını bekliyorduk. O da sekiz köşeli kasketiyle başını sallaya sallaya bizi dinliyor, sonunda, 'Herkesi nasıl eşit yapacaksınız, herkesi nasıl kurtaracaksınız?.. Zor iş...' diyordu. Öte yandan bir de çektiklerini, yoksulluğunu düşünüyor, 'Keşke olabilse!.. Keşke yapabilseniz!..' diyor, inanacak gibi oluyor, kendisini inanmaya zorluyor ama inanamıyordu. 'Hiç aklım kesmiyor ki olsun,' diyor ve hemen ekliyordu, 'Ne yaparsanız yapın, orduya karşı yapamazsınız!.. Ordusuz olmaz. Ordu olmadan hiçbir şey olmaaaz... Ordu müsaade etmeeez!..' ”