Kıyamet günü Sûr’a üflendiğinde, yeryüzündeki bütün canlılar ölecek. Bütün dağlar yerle bir olacak. Ağaçlar köklerinden sökülüp savrulacak. Korkunç bir rüzgâr âlemin altını üstüne getirecek. Bütün canlılar cansızlar yok olurken, bir bozkurt, ayakta kalmak için direnecek. O korkunç rüzgârda, önce tüyleri dökülecek, sonra derisi soyulacak, etleri lime lime kopacak bedeninden. Acı çekecek, susacak... Ama son ana kadar ayakta kalacak.
Yaratılış Mitolojileri adlı çalışmasında insanlığın köklerine, başlangıç hikâyelerine, farklı medeniyetlerin aynı öz etrafında şekillenen doğuş anlatılarına odaklanan Gönül Yonar, Kıyamet Mitolojileri’nde bakışını insanoğlunun yok oluş öykülerine, yıkım ve kıyamet efsanelerine çeviriyor. Gog ve Magog’dan Deccal’e kahredici düşmanların ve Mehdi’den Mesih’e beklenen kurtarıcıların da dâhil olduğu Kıyamet Mitolojileri, İran, İbrani, Hıristiyan, İslam ve Türk mitolojilerinin temel eskatolojik doktrinlerini ele alırken şu gerçeği de anlamamızı kolaylaştırıyor: Bilim karşısında mitsel anlatı, evrenin yaratılışında olduğu gibi onun sona ermesinde de bir sözünün olduğunu söyler.Referansının deneysel ve gözleme dayalı bilgi olmadığını bilse de, bilimi üreten insanlığa reddedemeyeceği bir şeyi fısıldar: Her ne olursa olsun evrenin bir sonu var.
Kıyamet günü Sûr’a üflendiğinde, yeryüzündeki bütün canlılar ölecek. Bütün dağlar yerle bir olacak. Ağaçlar köklerinden sökülüp savrulacak. Korkunç bir rüzgâr âlemin altını üstüne getirecek. Bütün canlılar cansızlar yok olurken, bir bozkurt, ayakta kalmak için direnecek. O korkunç rüzgârda, önce tüyleri dökülecek, sonra derisi soyulacak, etleri lime lime kopacak bedeninden. Acı çekecek, susacak... Ama son ana kadar ayakta kalacak.
Yaratılış Mitolojileri adlı çalışmasında insanlığın köklerine, başlangıç hikâyelerine, farklı medeniyetlerin aynı öz etrafında şekillenen doğuş anlatılarına odaklanan Gönül Yonar, Kıyamet Mitolojileri’nde bakışını insanoğlunun yok oluş öykülerine, yıkım ve kıyamet efsanelerine çeviriyor. Gog ve Magog’dan Deccal’e kahredici düşmanların ve Mehdi’den Mesih’e beklenen kurtarıcıların da dâhil olduğu Kıyamet Mitolojileri, İran, İbrani, Hıristiyan, İslam ve Türk mitolojilerinin temel eskatolojik doktrinlerini ele alırken şu gerçeği de anlamamızı kolaylaştırıyor: Bilim karşısında mitsel anlatı, evrenin yaratılışında olduğu gibi onun sona ermesinde de bir sözünün olduğunu söyler.Referansının deneysel ve gözleme dayalı bilgi olmadığını bilse de, bilimi üreten insanlığa reddedemeyeceği bir şeyi fısıldar: Her ne olursa olsun evrenin bir sonu var.