İlk kitabı Kayıp Yalnızlık Ormanı'yla çağdaş Türk öykücülüğüne yeni bir soluk getiren Özlem Narin Yılmaz, ikinci kitabı Kızböceği'yle okurların karşısında.
Kelimeleri, ipe inci dizer gibi özenle yan yana getiren, bir nakkaş ustalığıyla onları kâğıda nakşeden Yılmaz, Kızböceği ile ilk kitabında yakaladığı başarının tesadüf olmadığını kanıtlıyor.
Kızböceği, ötelenmiş, kıyıda kalmış, kimi zaman da yok sayılmış yaşamlara, 'usulca' dokunuyor. Öyle ki, yazarın içimizde yarattığı boşluktan süzülen kahramanlar artık, 'öteki' değil, bizden bir parça haline geliyor.
Bu öyküler sadece bir anlatı şöleni değil; her okurun kendinde izini bulacağı bir yaşam rapsodisi.
'Sabahın ilk ışıklarıyla eşyalarımızı küçük bir kamyonete yükleyip yola koyulduğumuzda annem ve babam neden bu kadar ağlayıp üzüldüğümü bir türlü anlayamadılar. Kamyonet bozuk yolda ilerlemeye çalışırken o iki kız kardeşi gördüm. Açık pencerenin önünde el işi yapıyorlardı. Evin önünde birisi yeni, üç mezar vardı! ..
İlk kitabı Kayıp Yalnızlık Ormanı'yla çağdaş Türk öykücülüğüne yeni bir soluk getiren Özlem Narin Yılmaz, ikinci kitabı Kızböceği'yle okurların karşısında.
Kelimeleri, ipe inci dizer gibi özenle yan yana getiren, bir nakkaş ustalığıyla onları kâğıda nakşeden Yılmaz, Kızböceği ile ilk kitabında yakaladığı başarının tesadüf olmadığını kanıtlıyor.
Kızböceği, ötelenmiş, kıyıda kalmış, kimi zaman da yok sayılmış yaşamlara, 'usulca' dokunuyor. Öyle ki, yazarın içimizde yarattığı boşluktan süzülen kahramanlar artık, 'öteki' değil, bizden bir parça haline geliyor.
Bu öyküler sadece bir anlatı şöleni değil; her okurun kendinde izini bulacağı bir yaşam rapsodisi.
'Sabahın ilk ışıklarıyla eşyalarımızı küçük bir kamyonete yükleyip yola koyulduğumuzda annem ve babam neden bu kadar ağlayıp üzüldüğümü bir türlü anlayamadılar. Kamyonet bozuk yolda ilerlemeye çalışırken o iki kız kardeşi gördüm. Açık pencerenin önünde el işi yapıyorlardı. Evin önünde birisi yeni, üç mezar vardı! ..