Bir anda üstüme devasa birgölge düştü.
O muhteşem kehribar gözleriyle Lacu sbana bakıyordu.
Diğerlerinden çok daha büyüktü.
Sarımsı ve turuncu tonları arasında sürekli değişen, sanki yanıyormuş da alevleri dalgalanıyor gibi görünen tüyleri vardı.
Kanatlarının parlaklığı sanki keskinmiş gibi hava veriyor ve ışığı yansıtıyordu.
Kanatlarına yaklaşıp dokunduğumda bir kuşun tüyünden çok daha yumuşaktı.
Geriden bakılınca bir kartal vücuduyla benzeşiyordu ama çok daha kaslıydı.
Göğsü oldukça kabarık ve güçlü görünüyor, bacakları kaslı ve sadece benim boyum kadar boyu vardı.
O da bacaklarının tüysüz yeriydi.
Zaten kendimle onların büyüklüğünü ölçmem pireyle deveyi ölçmem gibi olurdu sanırım.
Arka tarafına dönük olduğu için başını tam göremiyordum.
Yan tarafından baktığım kadarıyla başı aynı kartalbaşı gibi ve gagası yırtıcı bir kuşunki gibi eğik, sivri ve keskin görünüyordu.
Bir anda üstüme devasa birgölge düştü.
O muhteşem kehribar gözleriyle Lacu sbana bakıyordu.
Diğerlerinden çok daha büyüktü.
Sarımsı ve turuncu tonları arasında sürekli değişen, sanki yanıyormuş da alevleri dalgalanıyor gibi görünen tüyleri vardı.
Kanatlarının parlaklığı sanki keskinmiş gibi hava veriyor ve ışığı yansıtıyordu.
Kanatlarına yaklaşıp dokunduğumda bir kuşun tüyünden çok daha yumuşaktı.
Geriden bakılınca bir kartal vücuduyla benzeşiyordu ama çok daha kaslıydı.
Göğsü oldukça kabarık ve güçlü görünüyor, bacakları kaslı ve sadece benim boyum kadar boyu vardı.
O da bacaklarının tüysüz yeriydi.
Zaten kendimle onların büyüklüğünü ölçmem pireyle deveyi ölçmem gibi olurdu sanırım.
Arka tarafına dönük olduğu için başını tam göremiyordum.
Yan tarafından baktığım kadarıyla başı aynı kartalbaşı gibi ve gagası yırtıcı bir kuşunki gibi eğik, sivri ve keskin görünüyordu.