Bu kitap, Oğuz Türklerinin “Atalar İnancı”ndan kaynaklarını alan ve insanlığın kök kültürüyle akraba olan Kızılbaşlığın; iftiralardan, karalama ve uydurmalardan arındırılarak, kendi gerçek varoluşunu gün yüzüne çıkartma çalışmasıdır.
Bu çalışma aynı zamanda Osmanlıların; Kızılbaş Velilerinin Anadolu’ya ilk yerleşim dönemlerindeki varoluş, yönetim ve “kolonizatörlük” –yurt edinme– çalışmalarını örnek alarak, Kapıkulları için yapılandırdıkları Bektaşiliğin kuruluş, gelişim ve sonuç evrelerini anlatmaktadır.
Son olarak da amacımız, onbeşinci yüzyılın sonlarıyla onaltıncı yüzyıl boyunca, birbirlerinin can düşmanı olan ve Anadolu topraklarını kan gölüne çeviren, Bektaşi Tarikatı’ndaki Kapıkulları ile Anadolu Türk halkının inançsal mücadeleleri ve Türklerin yenilgiler sonucu inançsal değişim ve bölünmeye uğrayışını gözler önüne getirmektir. Türk halkının bir bölümü Sünni İslam’a geçerken, diğer bölümünün Bektaşiliğe evriliş sürecini, onlarla önce yol birliği ve 1826 “Vaka-i Hayriye” olaylarından sonra da kader birliği ederek bugünlere gelişini okuyucuya aktarmaktır.
Bu kitap, Oğuz Türklerinin “Atalar İnancı”ndan kaynaklarını alan ve insanlığın kök kültürüyle akraba olan Kızılbaşlığın; iftiralardan, karalama ve uydurmalardan arındırılarak, kendi gerçek varoluşunu gün yüzüne çıkartma çalışmasıdır.
Bu çalışma aynı zamanda Osmanlıların; Kızılbaş Velilerinin Anadolu’ya ilk yerleşim dönemlerindeki varoluş, yönetim ve “kolonizatörlük” –yurt edinme– çalışmalarını örnek alarak, Kapıkulları için yapılandırdıkları Bektaşiliğin kuruluş, gelişim ve sonuç evrelerini anlatmaktadır.
Son olarak da amacımız, onbeşinci yüzyılın sonlarıyla onaltıncı yüzyıl boyunca, birbirlerinin can düşmanı olan ve Anadolu topraklarını kan gölüne çeviren, Bektaşi Tarikatı’ndaki Kapıkulları ile Anadolu Türk halkının inançsal mücadeleleri ve Türklerin yenilgiler sonucu inançsal değişim ve bölünmeye uğrayışını gözler önüne getirmektir. Türk halkının bir bölümü Sünni İslam’a geçerken, diğer bölümünün Bektaşiliğe evriliş sürecini, onlarla önce yol birliği ve 1826 “Vaka-i Hayriye” olaylarından sonra da kader birliği ederek bugünlere gelişini okuyucuya aktarmaktır.