İsmail Hami Danişmend, Türklük Meseleleri adlı ünlü eserinin bir bahsini “Kızılelma'nın Çürüyüşü'' konusuna ayırmıştır. Kızılelma'nın kısa bir tarihçesinden sonra şunları söylüyor: “Eski Türk nesillerinin bir gün mutlaka varılacağından bahsettiği Kızıl Elma, Osmanlı'nın çöküşünün başlarında artık unutulmaya başlanmasından itibaren çürümeye yüz tutmuştur. Bilhassa yükselme devrinde elde edilen Kızıl Elma'ların gerileme devrinde birer birer elden çıkması, milli ideal sınırlarını nihayet devlet hududuyla birleştirmiş ve çürüyüp gitmiştir.'' Bu tespitini şu cümlelerle sonuçlandırıyor: “İnsanlığın hayvanlıktan en büyük farkı ideal (ülkü) ihtiyacında gösterilebilir. İnsanın midesi gibi kafası da acıkır ve manevi açlığı ancak bir ideal (milli ülkü) doyurabilir. Memleketlerinde milli bir ülküden mahrum kalan birçok insanların tıpkı ithalat eşyası gibi hariçten gelen ecnebi (yabancı) ideallerine sarılmaları, işte bu tabiat kanunun en tabi neticesidir. Osmanlı idaresinin gerileme yüzyıllarından ve bilhassa Tanzimattan itibaren hiç takdir edemediği en mühlik (mahveden) hakikat işte budur.''
Böylece milli kültüre dayalı milli ülkü ve milli hedeflerin milletçe benimsenmesinin bir millet hayatı ve varlığı için ne derece önemli olduğu anlatılmış oluyor.
İsmail Hami Danişmend, Türklük Meseleleri adlı ünlü eserinin bir bahsini “Kızılelma'nın Çürüyüşü'' konusuna ayırmıştır. Kızılelma'nın kısa bir tarihçesinden sonra şunları söylüyor: “Eski Türk nesillerinin bir gün mutlaka varılacağından bahsettiği Kızıl Elma, Osmanlı'nın çöküşünün başlarında artık unutulmaya başlanmasından itibaren çürümeye yüz tutmuştur. Bilhassa yükselme devrinde elde edilen Kızıl Elma'ların gerileme devrinde birer birer elden çıkması, milli ideal sınırlarını nihayet devlet hududuyla birleştirmiş ve çürüyüp gitmiştir.'' Bu tespitini şu cümlelerle sonuçlandırıyor: “İnsanlığın hayvanlıktan en büyük farkı ideal (ülkü) ihtiyacında gösterilebilir. İnsanın midesi gibi kafası da acıkır ve manevi açlığı ancak bir ideal (milli ülkü) doyurabilir. Memleketlerinde milli bir ülküden mahrum kalan birçok insanların tıpkı ithalat eşyası gibi hariçten gelen ecnebi (yabancı) ideallerine sarılmaları, işte bu tabiat kanunun en tabi neticesidir. Osmanlı idaresinin gerileme yüzyıllarından ve bilhassa Tanzimattan itibaren hiç takdir edemediği en mühlik (mahveden) hakikat işte budur.''
Böylece milli kültüre dayalı milli ülkü ve milli hedeflerin milletçe benimsenmesinin bir millet hayatı ve varlığı için ne derece önemli olduğu anlatılmış oluyor.