İlk peygamber Hz. Ådem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar dünya- yi şereflendirmiş bütün peygamberlere duyulan sevgi, özlem ve iştiyakı konu alan eserleri bütün bir edebiyatın şerhten aciz kaldığı düşünüldüğünde onları anlatmanın ve hatta kitap sayfalarına sığdırmanın mümkün olamayacağı da elbette åşikârdır. Aşık Sümmâni'nin Haddim midir methedeyim seni ben izzet ile Methin bana kabahattir bin etsin dikkat ile
misralarında yatan hakikat, bu noktada düşüncelerimizi en yalın biçimde ortaya koymaktadır. İnsanlığı nurlandırmış olan her peygamber elbette muh- terem ve muteberdir. Ancak özellikle Muhammedi sevda, mevlid, na't, hilye, miracnáme gibi muazzam eserlerin oluşmasına vesile olmuştur. Hz. Muham- med'in dışında Kur'an-ı Kerim'de ismi anılan bütün peygamberlere duyulan hürmet klasik Türk edebiyatının nazım ve nesir vadisini yeşertmiştir. Şair ve nasirler peygamberleri anlatırken sûre, âyet ve hadislerin ilham verdiği güzel- liklerin işığında; tasvir, tesbih, telmih ve pek çok edebi sanatla olabildiğince latif, zarif ve beliğ sözler kullanmaya dikkat etmişlerdir. Bu anlatımlarında da tefekkür, tahassüs ve tahayyülün sınırlarını zorlamaya çalışmışlardır. İşte bu tahayyül ve tefekkür dairesinde, sanatçıların peygamber aşklarını anlatırken sığındıkları edebi sanatları, hislerini ifade etmedeki estetik zevklerini ilmi bir şekilde anlatma gayesiyle Klasik Türk Edebiyatında Peygamberler başlıklı bir kitap yayımlama fikri hasıl olmuştur.
İlk peygamber Hz. Ådem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar dünya- yi şereflendirmiş bütün peygamberlere duyulan sevgi, özlem ve iştiyakı konu alan eserleri bütün bir edebiyatın şerhten aciz kaldığı düşünüldüğünde onları anlatmanın ve hatta kitap sayfalarına sığdırmanın mümkün olamayacağı da elbette åşikârdır. Aşık Sümmâni'nin Haddim midir methedeyim seni ben izzet ile Methin bana kabahattir bin etsin dikkat ile
misralarında yatan hakikat, bu noktada düşüncelerimizi en yalın biçimde ortaya koymaktadır. İnsanlığı nurlandırmış olan her peygamber elbette muh- terem ve muteberdir. Ancak özellikle Muhammedi sevda, mevlid, na't, hilye, miracnáme gibi muazzam eserlerin oluşmasına vesile olmuştur. Hz. Muham- med'in dışında Kur'an-ı Kerim'de ismi anılan bütün peygamberlere duyulan hürmet klasik Türk edebiyatının nazım ve nesir vadisini yeşertmiştir. Şair ve nasirler peygamberleri anlatırken sûre, âyet ve hadislerin ilham verdiği güzel- liklerin işığında; tasvir, tesbih, telmih ve pek çok edebi sanatla olabildiğince latif, zarif ve beliğ sözler kullanmaya dikkat etmişlerdir. Bu anlatımlarında da tefekkür, tahassüs ve tahayyülün sınırlarını zorlamaya çalışmışlardır. İşte bu tahayyül ve tefekkür dairesinde, sanatçıların peygamber aşklarını anlatırken sığındıkları edebi sanatları, hislerini ifade etmedeki estetik zevklerini ilmi bir şekilde anlatma gayesiyle Klasik Türk Edebiyatında Peygamberler başlıklı bir kitap yayımlama fikri hasıl olmuştur.