İlker, karlı bir kış sabahı ailesiyle birlikte babaannesini ziyaret için yola çıkar. Bir yandan etrafı izler bir yandan öğretmeninden dinlediği Seyit Onbaşı’yı düşünür. Havran’daki Koca Seyit heykeliyle de bu yolculuk sırasında karşılaşır. Ailesini durdurur, heykelin karşısına dikilir ve Seyit’in hikâyesini onun ağzından dinler.
Her yer bembeyaz, hava ayazdır ama İlker de Seyit de üşümez. Sohbetleri sıcacıktır. Ağır top mermisini nasıl kaldırdığını, askerliğinin ne kadar sürdüğünü, Atatürk’le kahve içip sohbet ettiğini Koca Seyit’ten öğreniriz.
Babaannesinin köyünde eline geçen siyah beyaz bir fotoğraf İlker’e bambaşka kapılar açar. Neler yaşandığını öğrenmek ve İlker’in fotoğrafla keşfettiği küçük sırrına ortak olmak için kitabın kapağını açmanız yeterli.
İlker, karlı bir kış sabahı ailesiyle birlikte babaannesini ziyaret için yola çıkar. Bir yandan etrafı izler bir yandan öğretmeninden dinlediği Seyit Onbaşı’yı düşünür. Havran’daki Koca Seyit heykeliyle de bu yolculuk sırasında karşılaşır. Ailesini durdurur, heykelin karşısına dikilir ve Seyit’in hikâyesini onun ağzından dinler.
Her yer bembeyaz, hava ayazdır ama İlker de Seyit de üşümez. Sohbetleri sıcacıktır. Ağır top mermisini nasıl kaldırdığını, askerliğinin ne kadar sürdüğünü, Atatürk’le kahve içip sohbet ettiğini Koca Seyit’ten öğreniriz.
Babaannesinin köyünde eline geçen siyah beyaz bir fotoğraf İlker’e bambaşka kapılar açar. Neler yaşandığını öğrenmek ve İlker’in fotoğrafla keşfettiği küçük sırrına ortak olmak için kitabın kapağını açmanız yeterli.