Kolay Gün, Dündü!

Stok Kodu:
9786256300941
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
830
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%25 indirimli
550,00TL
412,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 50,42TL
KARGO BEDAVA
Temin süresi 2-5 gündür.
9786256300941
1353130
Kolay Gün, Dündü!
Kolay Gün, Dündü!
412.50

Bu kıyasıya savaşta sevgi nefreti yenecek mi? Yoksa!!! (…) Genç adam koyu bir karanlık tarafından çepeçevre sarmalanmıştı. Kendini bir balık tarafından yutulmuş gibi hissetti. Beyni zonkluyor, kulakları uğulduyor, bitmek bilmeyen bir çınlama sesi işitme yetisinin canına okuyordu. (…) Tabanca patlamış, namludan çıkan mermi Sudenaz’ın başının sağ yanını bıçak gibi yarıp geçmişti. Canı çok yanıyordu Sudenaz’ın. Zeydan’ın silahından çıkan merminin verdiği ızdırap değildi canını acıtan… Feride’nin o bakışlarıydı yüreğini yırtıp atan… (…) Sudenaz’ı düşünüyordu Akın. Baktığında içini eriten o bal rengi gözlerini, bukle bukle omuzlarına dökülen sarı-kumral saçlarını ve atmacalardan kaçmış bir serçe ürkekliğiyle başını göğsüne yaslayışını… Acaba o esnada Akın’ın çıldırmışçasına atan kalbinin sesini duymuş muydu Sudenaz? (…) Gözlerini geminin pruvasındaki karanlığa dikmiş, maziye dalıp gitmişti Fehman. 

Çocukken köyünün taşlı topraklı yollarında çelik-çomak oynuyordu. Ne güzel, ne kaygısız günlermiş meğer. Sonraysa ıslahevinin onur kırıcı günahkar koğuları… Ardından dağlar, dağlar ve dağlar. Nefret, kan ve ölüm kokan yıllar!

Bu kıyasıya savaşta sevgi nefreti yenecek mi? Yoksa!!! (…) Genç adam koyu bir karanlık tarafından çepeçevre sarmalanmıştı. Kendini bir balık tarafından yutulmuş gibi hissetti. Beyni zonkluyor, kulakları uğulduyor, bitmek bilmeyen bir çınlama sesi işitme yetisinin canına okuyordu. (…) Tabanca patlamış, namludan çıkan mermi Sudenaz’ın başının sağ yanını bıçak gibi yarıp geçmişti. Canı çok yanıyordu Sudenaz’ın. Zeydan’ın silahından çıkan merminin verdiği ızdırap değildi canını acıtan… Feride’nin o bakışlarıydı yüreğini yırtıp atan… (…) Sudenaz’ı düşünüyordu Akın. Baktığında içini eriten o bal rengi gözlerini, bukle bukle omuzlarına dökülen sarı-kumral saçlarını ve atmacalardan kaçmış bir serçe ürkekliğiyle başını göğsüne yaslayışını… Acaba o esnada Akın’ın çıldırmışçasına atan kalbinin sesini duymuş muydu Sudenaz? (…) Gözlerini geminin pruvasındaki karanlığa dikmiş, maziye dalıp gitmişti Fehman. 

Çocukken köyünün taşlı topraklı yollarında çelik-çomak oynuyordu. Ne güzel, ne kaygısız günlermiş meğer. Sonraysa ıslahevinin onur kırıcı günahkar koğuları… Ardından dağlar, dağlar ve dağlar. Nefret, kan ve ölüm kokan yıllar!

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat