Karl Marx ve Friederick Engels'in Komünistler Birliği'nin programı olarak kaleme aldıkları ve ilk kez 21 Şubat 1848 günü yayınlanan Komünist Parti Manifestosu, komünizmin ilk bildirisidir. Birliğin programının yanı sıra amacını da açıklamaktadır.
Giriş bölümünde, komünizmin bütün Avrupa'nın korktuğu bir hayalete benzetilmesi ünlüdür. Fakat saldırganların püskürtülmesi için, komünistlerin de kendi görüşlerini açıklama ve eyleme geçme zamanı gelmiştir.
Komünist Parti Manifestosu, proletarya tarafından, burjuva düzeni ve üretim araçlarının özel mülkiyetinin bir devrimle ortadan kaldırılarak sınıfsız bir toplum düzeninin kurulmasının gerektiğini söyler.
Marx, Komünist Parti Manifestosu'nun özü olan tarihsel materyalizmi şöyle açıklamaktadır:
"Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf mücadelesi tarihidir. Köleci ile köle, patrisyen ile pleb, derebeyi ile toprak kölesi, lonca ustası ile kalfa, tek kelimeyle ezenler ve ezilenler, birbirleriyle sürekli çatışmıştır. Kesintisiz, kimi zaman üstü örtülü, kimi zaman açık bir savaş verilmiş; her defasında ya toplumun tümden devrimci bir yeniden kuruluşuyla yahut da çatışan sınıfların birlikte tarih sahnesinden silinmesiyle sonuçlanan bir mücadele sürüp gitmiştir.
Karl Marx ve Friederick Engels'in Komünistler Birliği'nin programı olarak kaleme aldıkları ve ilk kez 21 Şubat 1848 günü yayınlanan Komünist Parti Manifestosu, komünizmin ilk bildirisidir. Birliğin programının yanı sıra amacını da açıklamaktadır.
Giriş bölümünde, komünizmin bütün Avrupa'nın korktuğu bir hayalete benzetilmesi ünlüdür. Fakat saldırganların püskürtülmesi için, komünistlerin de kendi görüşlerini açıklama ve eyleme geçme zamanı gelmiştir.
Komünist Parti Manifestosu, proletarya tarafından, burjuva düzeni ve üretim araçlarının özel mülkiyetinin bir devrimle ortadan kaldırılarak sınıfsız bir toplum düzeninin kurulmasının gerektiğini söyler.
Marx, Komünist Parti Manifestosu'nun özü olan tarihsel materyalizmi şöyle açıklamaktadır:
"Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf mücadelesi tarihidir. Köleci ile köle, patrisyen ile pleb, derebeyi ile toprak kölesi, lonca ustası ile kalfa, tek kelimeyle ezenler ve ezilenler, birbirleriyle sürekli çatışmıştır. Kesintisiz, kimi zaman üstü örtülü, kimi zaman açık bir savaş verilmiş; her defasında ya toplumun tümden devrimci bir yeniden kuruluşuyla yahut da çatışan sınıfların birlikte tarih sahnesinden silinmesiyle sonuçlanan bir mücadele sürüp gitmiştir.