50. Yaşını kutlayan her üç insandan ikisi, gelecek 10 yıl içerisinde mutlaka kalp ve dolaşım hastalıklarını hesap etmek durumundadır. Özellikle de Myokard Enfarktüsünü... Öncelikle gelişmiş ülkelerde koruyucu hekimlik ve koruyucu halk sağlığı hizmetlerinin oldukça ileri düzeyde olmasına rağmen, örneğin; 60 milyonluk bir Avrupa ülkesinde yıllık 700 bin ölüm vakasından 350 bini kalp hastalıklarından meydana gelmektedir. Bu nedenle; ölüm listesinde kalp hastalıkları ilk sırayı almaktadır. Bir başka ifade ile her yıl 350 bin nüfuslu bir şehir harita üzerinden silinmektedir. Kalp hastalıkları risk faktörlerinde en önemli tetikleyici nedenlerin başında; hipokinetik yani hareket eksikliği, nikotin bağımlılığı ve beslenme bozukluğu gelmektedir. Sigara, alkolle de birleşince geri dönülemez yol başlamakta ve bu durum akciğer ve karaciğer kanserine neden olmaktadır.
Yukarıda verilen bu ürkütücü tabloya sahip olan ve sanayileşmede ileri gitmiş olan bu batılı ülkeler, bu durumu dikkate alarak kalp hastalıklarının tedavisinde önemli gelişmeler kaydetmişlerdir.Son yıllarda sağlık sektörümüz, genelde anlamlı bir aşama içerisinde bulunmaktadır. Avrupa’da olduğu gibi Ülkemizin de yukarıda ifade edilen bu alanda ortaya konulan gelişmelerin dışında kalmaması en büyük dileğimiz ve temennimizdir. Özellikle koroner spor ya da kardiyal prevensiyon ve rehabilitasyon adı altında uygulanan egzersiz programlarının içinde yer alması, ülke insanının sağlığını koruma ve tedavi etmede çok önemli katkılar sağlayacaktır.
Bu bağlamda; kardiyoloji üniteleri ile bağlantılı ve uygulamanın başında ilgili alandaki hekim ya da hekimlerin sorumluluğunda yürütülecek (İdeali; Avrupa’da olduğu gibi alandan gelen bir tıp profesörünün yetki ve sorumluluğunda olması) kalp hastaları egzersiz programlarının oluşturulması günümüzde kaçınılmaz olarak görülmektedir. Ancak bu şekilde, bu alandaki tıbbi uygulamalarla sağlık alanında belirlenen hedeflere ulaşılabilir.
- Prof.Dr.Rasim Kale
50. Yaşını kutlayan her üç insandan ikisi, gelecek 10 yıl içerisinde mutlaka kalp ve dolaşım hastalıklarını hesap etmek durumundadır. Özellikle de Myokard Enfarktüsünü... Öncelikle gelişmiş ülkelerde koruyucu hekimlik ve koruyucu halk sağlığı hizmetlerinin oldukça ileri düzeyde olmasına rağmen, örneğin; 60 milyonluk bir Avrupa ülkesinde yıllık 700 bin ölüm vakasından 350 bini kalp hastalıklarından meydana gelmektedir. Bu nedenle; ölüm listesinde kalp hastalıkları ilk sırayı almaktadır. Bir başka ifade ile her yıl 350 bin nüfuslu bir şehir harita üzerinden silinmektedir. Kalp hastalıkları risk faktörlerinde en önemli tetikleyici nedenlerin başında; hipokinetik yani hareket eksikliği, nikotin bağımlılığı ve beslenme bozukluğu gelmektedir. Sigara, alkolle de birleşince geri dönülemez yol başlamakta ve bu durum akciğer ve karaciğer kanserine neden olmaktadır.
Yukarıda verilen bu ürkütücü tabloya sahip olan ve sanayileşmede ileri gitmiş olan bu batılı ülkeler, bu durumu dikkate alarak kalp hastalıklarının tedavisinde önemli gelişmeler kaydetmişlerdir.Son yıllarda sağlık sektörümüz, genelde anlamlı bir aşama içerisinde bulunmaktadır. Avrupa’da olduğu gibi Ülkemizin de yukarıda ifade edilen bu alanda ortaya konulan gelişmelerin dışında kalmaması en büyük dileğimiz ve temennimizdir. Özellikle koroner spor ya da kardiyal prevensiyon ve rehabilitasyon adı altında uygulanan egzersiz programlarının içinde yer alması, ülke insanının sağlığını koruma ve tedavi etmede çok önemli katkılar sağlayacaktır.
Bu bağlamda; kardiyoloji üniteleri ile bağlantılı ve uygulamanın başında ilgili alandaki hekim ya da hekimlerin sorumluluğunda yürütülecek (İdeali; Avrupa’da olduğu gibi alandan gelen bir tıp profesörünün yetki ve sorumluluğunda olması) kalp hastaları egzersiz programlarının oluşturulması günümüzde kaçınılmaz olarak görülmektedir. Ancak bu şekilde, bu alandaki tıbbi uygulamalarla sağlık alanında belirlenen hedeflere ulaşılabilir.
- Prof.Dr.Rasim Kale