Yazarın doktora tezinden derlenerek oluşturulan bu eser, “Korunaksız İtimat” metaforuyla, güvendiğimiz ve bizlere dinî öğreti kisvesi altında sunulan yazıların bu korunaksız, yorumlanmamış yapısını eleştirel düşünümle irdeleyerek entelektüel bir dayanak, bir korunak oluşturma imkânı sunuyor. Bir yandan da bu kaynakların kadın gözünden yorumlanmasının, erkeğin kadın üzerindeki hakimiyet kurma çalışmasının ve/veya kültürün “kutsal”ı böyle yorumlamasının dışavurumunu, eserlerden örneklerle ortaya koyuyor. Tüm bunları yaparken, ilmihâllerin, okurları tarafından müracaat edilen son metinler olduğu gerçeğini; okurun kurucu-kaynak metnin orijinaline değil, bizzat okuduğu son kaynağa (ilmihâle), doğrudan veya dolaylı yollardan müracaat ettiği, davranışını bu son metne göre şekillendirdiği düşüncelerini odağa alıyor. Böylece ilmihâl yazarlarının nasıl böyle düşünmüş olabileceğini yorumlamayı, yorumun yorumunu gözler önüne seriyor. Gelinen noktada, bir kesişim(sellik) niteliğinde, çalışmanın ilgili literatürü zenginleştireceği, sosyolojide yeni çalışmalara zemin oluşturacağı ve bu tür çalışmaların disiplinlerarası sınırları hızla aştığına dair bir gösterge olması bakımından önemli olacağı düşünülüyor.
Yazarın doktora tezinden derlenerek oluşturulan bu eser, “Korunaksız İtimat” metaforuyla, güvendiğimiz ve bizlere dinî öğreti kisvesi altında sunulan yazıların bu korunaksız, yorumlanmamış yapısını eleştirel düşünümle irdeleyerek entelektüel bir dayanak, bir korunak oluşturma imkânı sunuyor. Bir yandan da bu kaynakların kadın gözünden yorumlanmasının, erkeğin kadın üzerindeki hakimiyet kurma çalışmasının ve/veya kültürün “kutsal”ı böyle yorumlamasının dışavurumunu, eserlerden örneklerle ortaya koyuyor. Tüm bunları yaparken, ilmihâllerin, okurları tarafından müracaat edilen son metinler olduğu gerçeğini; okurun kurucu-kaynak metnin orijinaline değil, bizzat okuduğu son kaynağa (ilmihâle), doğrudan veya dolaylı yollardan müracaat ettiği, davranışını bu son metne göre şekillendirdiği düşüncelerini odağa alıyor. Böylece ilmihâl yazarlarının nasıl böyle düşünmüş olabileceğini yorumlamayı, yorumun yorumunu gözler önüne seriyor. Gelinen noktada, bir kesişim(sellik) niteliğinde, çalışmanın ilgili literatürü zenginleştireceği, sosyolojide yeni çalışmalara zemin oluşturacağı ve bu tür çalışmaların disiplinlerarası sınırları hızla aştığına dair bir gösterge olması bakımından önemli olacağı düşünülüyor.