Derler ki, ruhun tek eşi bedendir. Bedene üflenir ruh ve oyun başlar. Ruh ayrılırsa bedenden, oyun da son bulur ve adı ölüm olur.
Bedeni var olurken ruhu es geçilmiş bir adam koydu oyunun kurallarını. Kendi kanını akıtarak kadehlere doldurdu.
Bir harabede şerefimize kalktı kadehler, tokuşturunca kırıldı. Kırıldık biz de, birbirimize battık kan içinde. Oynadık.
Kendi geçmişlerinde tutsak kalmış İdil ve Tunay, özgür olmak için bu ölümcül oyunu oynamak zorunda. Çünkü aşkla yaşamak için ölüme meydan okumak gerekebilir bazen. Peki, aşka meydan okumak mümkün mü? Bu oyunun sonunda ne var, aşk mı ölüm mü?
Yanıyorduk. Yangın hiç durmuyor, korlar yeniden tutuşuyor, yeniden alev alıyor, ateş hep büyüyor ve biz baştan yanıyorduk.
(…) Boynundaki dövmeye takılmıştı, yerini yönünü unutmuş gözlerim. Kulağının arkasında ona fısıldayan bir kadın vardı, şeytani bir kadın. Sustuğu zamanlarda, kulağına fısıldayan bu şeytanı dinliyordu belki. Onun sustuğu her anda, benim çığlığım vardı. O bunu duymuyordu. Belki de kulaklarını kapatıyordu şeytan. Onu bana dilsiz ve sağır kılana kadar fısıldıyordu kulağına…
Derler ki, ruhun tek eşi bedendir. Bedene üflenir ruh ve oyun başlar. Ruh ayrılırsa bedenden, oyun da son bulur ve adı ölüm olur.
Bedeni var olurken ruhu es geçilmiş bir adam koydu oyunun kurallarını. Kendi kanını akıtarak kadehlere doldurdu.
Bir harabede şerefimize kalktı kadehler, tokuşturunca kırıldı. Kırıldık biz de, birbirimize battık kan içinde. Oynadık.
Kendi geçmişlerinde tutsak kalmış İdil ve Tunay, özgür olmak için bu ölümcül oyunu oynamak zorunda. Çünkü aşkla yaşamak için ölüme meydan okumak gerekebilir bazen. Peki, aşka meydan okumak mümkün mü? Bu oyunun sonunda ne var, aşk mı ölüm mü?
Yanıyorduk. Yangın hiç durmuyor, korlar yeniden tutuşuyor, yeniden alev alıyor, ateş hep büyüyor ve biz baştan yanıyorduk.
(…) Boynundaki dövmeye takılmıştı, yerini yönünü unutmuş gözlerim. Kulağının arkasında ona fısıldayan bir kadın vardı, şeytani bir kadın. Sustuğu zamanlarda, kulağına fısıldayan bu şeytanı dinliyordu belki. Onun sustuğu her anda, benim çığlığım vardı. O bunu duymuyordu. Belki de kulaklarını kapatıyordu şeytan. Onu bana dilsiz ve sağır kılana kadar fısıldıyordu kulağına…