Dünyada ve ülkemizde Kovid-19 salgını, önceden öngörülemeyen bir olay olarak, 2020 yılının başından itibaren toplumun birçok kesimi hazırlıksız yakalamış ve fevkalade olumsuz etkiler doğurmuştur. Özellikle sözleşmesel ilişkilerde tarafların durumunu güçleştiren bu salgın, sözleşmeyi aynı şartlarla sürdürebilme imkanını da güçleştirmiştir. Sözleşmelerde genel ilke olan sözleşmeyle bağlılık yani ahde vefa kuralının uygulanabilirliği artık tartışmalı hale gelmiştir. Bu sebeple sözleşme adaletinin kalktığı çoğu ilişkilerde, bunu yeniden tesis edebilmek için hukuki çareler aranmaya başlamıştır. Bu çabalardan bazıları, hukukumuzda Cumhurbaşkanlığı kararları ve kanuni düzenlemeler şeklinde somutlaşmışsa da öğretide mevcut kanuni düzenlemeler çerçevesinde öneriler de ortaya atılmıştır. Getirilen yeni düzenlemelerin amacı, irade özerkliği ilkesiyle de uyumlu olarak, sözleşmesel ilişkilere en az düzeyde müdahale etmek ve mevcut ilişkilerin aynen sürdürülmesine olanak tanımak ve bir tarafın sözleşmeye aykırı davranışlarına karşılık hukuki yaptırımları geçici olarak uygulamamaktır. Öğretinin getirdiği öneriler ise; daha çok zayıfın korunmasına hizmet eder şekilde, bozulan dengeyi yeniden sağlamaya yöneliktir.
Salgının olumsuz etkileri dolayısıyla uygulamada karşılaşılan ve gelecekte doğması ihtimali yüksek olan uyuşmazlıklar, daha çok sürekli borç ilişkisi niteliğindeki hukuki ilişkilerde görülmektedir. Bunların başında kira ve iş sözleşmeleri gelmektedir. Ancak salgın felaketinin ekonomik etkileri çok daha geniş alana yayılmış, sürekli olsun veya olmasın birçok borç ilişkisinde kendisini göstermiştir. Bu sebeple çalışmamızda mümkün olduğu ölçüde özel borç ilişkisi taşıyan ilişkilerde ortaya çıkan veya çıkması muhtemel olan hukuki meselelere değinilmeye çalışılmıştır.
Dünyada ve ülkemizde Kovid-19 salgını, önceden öngörülemeyen bir olay olarak, 2020 yılının başından itibaren toplumun birçok kesimi hazırlıksız yakalamış ve fevkalade olumsuz etkiler doğurmuştur. Özellikle sözleşmesel ilişkilerde tarafların durumunu güçleştiren bu salgın, sözleşmeyi aynı şartlarla sürdürebilme imkanını da güçleştirmiştir. Sözleşmelerde genel ilke olan sözleşmeyle bağlılık yani ahde vefa kuralının uygulanabilirliği artık tartışmalı hale gelmiştir. Bu sebeple sözleşme adaletinin kalktığı çoğu ilişkilerde, bunu yeniden tesis edebilmek için hukuki çareler aranmaya başlamıştır. Bu çabalardan bazıları, hukukumuzda Cumhurbaşkanlığı kararları ve kanuni düzenlemeler şeklinde somutlaşmışsa da öğretide mevcut kanuni düzenlemeler çerçevesinde öneriler de ortaya atılmıştır. Getirilen yeni düzenlemelerin amacı, irade özerkliği ilkesiyle de uyumlu olarak, sözleşmesel ilişkilere en az düzeyde müdahale etmek ve mevcut ilişkilerin aynen sürdürülmesine olanak tanımak ve bir tarafın sözleşmeye aykırı davranışlarına karşılık hukuki yaptırımları geçici olarak uygulamamaktır. Öğretinin getirdiği öneriler ise; daha çok zayıfın korunmasına hizmet eder şekilde, bozulan dengeyi yeniden sağlamaya yöneliktir.
Salgının olumsuz etkileri dolayısıyla uygulamada karşılaşılan ve gelecekte doğması ihtimali yüksek olan uyuşmazlıklar, daha çok sürekli borç ilişkisi niteliğindeki hukuki ilişkilerde görülmektedir. Bunların başında kira ve iş sözleşmeleri gelmektedir. Ancak salgın felaketinin ekonomik etkileri çok daha geniş alana yayılmış, sürekli olsun veya olmasın birçok borç ilişkisinde kendisini göstermiştir. Bu sebeple çalışmamızda mümkün olduğu ölçüde özel borç ilişkisi taşıyan ilişkilerde ortaya çıkan veya çıkması muhtemel olan hukuki meselelere değinilmeye çalışılmıştır.