Bu kitap, Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşuna giden yolda, savaş meydanları da dâhil olmak üzere birlikte yürüyen, halka ve birbirlerine yürekten inanan, yaşanan tarihi yaratan, köy enstitülerinin kuruluşu ve Anadolu’nun aydınlanma hareketinde büyük değerler yaratan; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere İsmet İnönü, Saffet Arıkan, Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un bu uğurdaki kutsal yolculuklarına ışık tutmak amacıyla yazılmıştır.
Köy enstitüleri ile yüksek köy enstitüsüne giden eğitim modeli, çağın en büyük sanayi devrimlerinin de alt yapısını oluşturacak bir çalışma niteliğindedir. Köyde ulaşılan bilgi ile üretim alanındaki yükselme, kalkınma ve çağdaş teknolojiyi geliştirme gereksinimini ortaya çıkaracak; yaratılan yüksek üretim değerleri, dünya ekonomisinde yeni bir çağın başlangıcı ve gelişmenin de öncüsü olacaktı. Buralardaki araştırmalardan yeni buluşlar doğacak, yüksek değerli teknoloji ortaya çıkacaktı. İşte gerçek anlamda üretici eğitimin değeri hem insanların geleceğini hem de Anadolu’nun aydınlanmasını, gelişmesini sağlayacaktı.
Çünkü arada, bilgi ve pratik açısından bir kesinti yoktu. Bir yaşam zinciri kuruluyordu. Bu bilgi ve uygulama yapısı teknik gelişmenin önünü açacak, dumansız ve kirli olmayan fabrikaların altyapısını oluşturacak, bölümlerin de gelişmesini sağlayacaktı. Köy enstitülerinde üretilen bilgi ve uygulamalar, dünya sanayi ve teknoloji alanında da kendisini gösterecekti.
“İş içinde, işle üreten, yaratıcı eğitim” tam da Tonguç’un tasarladığı sistemin kendisiydi. Gerici ve ırkçı siyasal yapı, köy enstitülerini kapatarak yalnızca Türkiye ve Anadolu’nun değil, aynı zamanda insanlığın da geleceğinin önünü kapatmıştır. İnanıyorum ki tarih, onları kesinlikle yargılayacaktır.
Bu kitap, Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşuna giden yolda, savaş meydanları da dâhil olmak üzere birlikte yürüyen, halka ve birbirlerine yürekten inanan, yaşanan tarihi yaratan, köy enstitülerinin kuruluşu ve Anadolu’nun aydınlanma hareketinde büyük değerler yaratan; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere İsmet İnönü, Saffet Arıkan, Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un bu uğurdaki kutsal yolculuklarına ışık tutmak amacıyla yazılmıştır.
Köy enstitüleri ile yüksek köy enstitüsüne giden eğitim modeli, çağın en büyük sanayi devrimlerinin de alt yapısını oluşturacak bir çalışma niteliğindedir. Köyde ulaşılan bilgi ile üretim alanındaki yükselme, kalkınma ve çağdaş teknolojiyi geliştirme gereksinimini ortaya çıkaracak; yaratılan yüksek üretim değerleri, dünya ekonomisinde yeni bir çağın başlangıcı ve gelişmenin de öncüsü olacaktı. Buralardaki araştırmalardan yeni buluşlar doğacak, yüksek değerli teknoloji ortaya çıkacaktı. İşte gerçek anlamda üretici eğitimin değeri hem insanların geleceğini hem de Anadolu’nun aydınlanmasını, gelişmesini sağlayacaktı.
Çünkü arada, bilgi ve pratik açısından bir kesinti yoktu. Bir yaşam zinciri kuruluyordu. Bu bilgi ve uygulama yapısı teknik gelişmenin önünü açacak, dumansız ve kirli olmayan fabrikaların altyapısını oluşturacak, bölümlerin de gelişmesini sağlayacaktı. Köy enstitülerinde üretilen bilgi ve uygulamalar, dünya sanayi ve teknoloji alanında da kendisini gösterecekti.
“İş içinde, işle üreten, yaratıcı eğitim” tam da Tonguç’un tasarladığı sistemin kendisiydi. Gerici ve ırkçı siyasal yapı, köy enstitülerini kapatarak yalnızca Türkiye ve Anadolu’nun değil, aynı zamanda insanlığın da geleceğinin önünü kapatmıştır. İnanıyorum ki tarih, onları kesinlikle yargılayacaktır.