Bir varmış bir yokmuş. Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Deve tellal iken, horoz imam iken, pireler berber iken, annem kaşıkta, babam beşikte iken. Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, anlını yardı eşikten. Annem kaptı maşayı, babam kaptı değnekli meşeyi, gösterdiler bana dünyadaki yedi köşeyi. O öfke ile minareyi mızrak yaptım elime. Top güllelerini misket diye doldurdum cebime. Oradan bir at buldum sürdüm köyüme. Köyümün kızları haşarı. Bir tokat vurdular enseme, gözlerim fırladı dışarı. Orda gördüm bir kız adı dünya, sıkıca sarıldım boynuna. Bir tarafta öküz izi, bir tarafta harman tozu. Yeşilin açık tonu, dedemin kırık bastonu, kovaladı beni üç asır boyu. Hâlâ koşuyorum anca oldu bir arpa boyu.
Hadi toplanın tandır başına. Ayaklarımızı sallayalım tandıra kavurga dolduralım siniye. Hem yiyelim hem anlatalım.
Bir varmış bir yokmuş. Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Deve tellal iken, horoz imam iken, pireler berber iken, annem kaşıkta, babam beşikte iken. Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, anlını yardı eşikten. Annem kaptı maşayı, babam kaptı değnekli meşeyi, gösterdiler bana dünyadaki yedi köşeyi. O öfke ile minareyi mızrak yaptım elime. Top güllelerini misket diye doldurdum cebime. Oradan bir at buldum sürdüm köyüme. Köyümün kızları haşarı. Bir tokat vurdular enseme, gözlerim fırladı dışarı. Orda gördüm bir kız adı dünya, sıkıca sarıldım boynuna. Bir tarafta öküz izi, bir tarafta harman tozu. Yeşilin açık tonu, dedemin kırık bastonu, kovaladı beni üç asır boyu. Hâlâ koşuyorum anca oldu bir arpa boyu.
Hadi toplanın tandır başına. Ayaklarımızı sallayalım tandıra kavurga dolduralım siniye. Hem yiyelim hem anlatalım.