“…Tanrı’nın egemenliğine tek gözle girmen, iki gözle ateşin sönmediği cehenneme atılmandan iyidir.”
Viktor Strandgård, bir kaza sonucu ölmüş fakat kısa bir süre sonra tekrar hayata dönmüştür. Ölüme yakın bir deneyim yaşamasıyla büyük bir üne kavuşan Viktor kendini dine adamıştır. Binlerce kişi onun yaşadıklarını mucize olarak görüp kilise cemaatine katılmış, yazdığı kitap onlarca dile çevrilip milyonlarca satmıştır. Fakat bir gece Viktor, İsveç’in kuzeyindeki bu küçük şehrin kilisesinde vahşice öldürülür. Herkes tarafından sevilen bu adamın cesedini Sanna Strandgård bulur. Sanna, kurbanın kız kardeşi ve aynı zamanda da cinayetin baş şüphelisidir.
Vakayı genç komiser Sven-Erik Stålnacke, hamilelik izninde olan komiser Anna-Maria Mella’dan destek alarak çözmeye çalışmaktadır. Yapılacak ilk iş Viktor’un kız kardeşini bulmaktır. Sanna ise bir zamanlar arkadaşı olan vergi avukatı Rebecka Martinsson’u arayıp yardım isteyecektir çünkü cinayeti işlemediğini söyleyip saklanmıştır.
Rebecka, güvenmekte kararsız olduğu Sanna’ya ve küçük çocuklarına göz kulak olmaya çalışacak, bir zamanlar âşık olduğu adamın katilinin peşine düşecek ve geçmişte terk etmek zorunda kaldığı şehrin karanlık, soğuk ve ölüm kokan atmosferinin içine yeniden dalacaktır.
İnsan psikolojisinin dönüşümüne dair akıllarda yer edecek, zekice kurgulanmış bir roman.
“Soğuk ve taze bir soluk... Lisbeth Salander hayranlarını heyecanlandıracak kadar tehlikenin sınırlarında gezinen bir hikâye.”
Boyd Tonkin
“Kan sıçramış karda ürküten bir yürüyüş gibi.”
Jim Kelly
“Labirent gibi bir kurgu, muhteşem bir anlatım.”
Independent
“Tırnak yedirten, şüphe dolu bir gizem.”
Sunday Telegraph
“…Tanrı’nın egemenliğine tek gözle girmen, iki gözle ateşin sönmediği cehenneme atılmandan iyidir.”
Viktor Strandgård, bir kaza sonucu ölmüş fakat kısa bir süre sonra tekrar hayata dönmüştür. Ölüme yakın bir deneyim yaşamasıyla büyük bir üne kavuşan Viktor kendini dine adamıştır. Binlerce kişi onun yaşadıklarını mucize olarak görüp kilise cemaatine katılmış, yazdığı kitap onlarca dile çevrilip milyonlarca satmıştır. Fakat bir gece Viktor, İsveç’in kuzeyindeki bu küçük şehrin kilisesinde vahşice öldürülür. Herkes tarafından sevilen bu adamın cesedini Sanna Strandgård bulur. Sanna, kurbanın kız kardeşi ve aynı zamanda da cinayetin baş şüphelisidir.
Vakayı genç komiser Sven-Erik Stålnacke, hamilelik izninde olan komiser Anna-Maria Mella’dan destek alarak çözmeye çalışmaktadır. Yapılacak ilk iş Viktor’un kız kardeşini bulmaktır. Sanna ise bir zamanlar arkadaşı olan vergi avukatı Rebecka Martinsson’u arayıp yardım isteyecektir çünkü cinayeti işlemediğini söyleyip saklanmıştır.
Rebecka, güvenmekte kararsız olduğu Sanna’ya ve küçük çocuklarına göz kulak olmaya çalışacak, bir zamanlar âşık olduğu adamın katilinin peşine düşecek ve geçmişte terk etmek zorunda kaldığı şehrin karanlık, soğuk ve ölüm kokan atmosferinin içine yeniden dalacaktır.
İnsan psikolojisinin dönüşümüne dair akıllarda yer edecek, zekice kurgulanmış bir roman.
“Soğuk ve taze bir soluk... Lisbeth Salander hayranlarını heyecanlandıracak kadar tehlikenin sınırlarında gezinen bir hikâye.”
Boyd Tonkin
“Kan sıçramış karda ürküten bir yürüyüş gibi.”
Jim Kelly
“Labirent gibi bir kurgu, muhteşem bir anlatım.”
Independent
“Tırnak yedirten, şüphe dolu bir gizem.”
Sunday Telegraph