Şöyle diyor Şirazlı Baba Kuhi:
“Çarşıda, manastırda yalnız Allah'ı gördüm.
Düzde, dağda yalnız Allah'ı gördüm.
O'nu gördüm mihnetle hep yanımda
Sevinçte, kederde yalnız Allah'ı gördüm.
Namazda, oruçta, zikirde, senâ ve temâşâda
Peygamberin dilinde yalnız Allah'ı gördüm.
Ne ruh, ne beden, ne araz, ne cevher,
Ne keyfiyet, ne sebep, yalnız Allah'ı gördüm.
Gözlerimi açtım; beni kuşatan yüzünün nuru ile
Gözün gördüğü her şeyde yalnız Allah'ı gördüm.
Bir mum gibi eridim ateşinde,
Parlayan alevlerde yalnız Allah'ı gördüm.
Açıkça kendimi gördüm, kendimi gördüm.
Allah'ın gözleriyle bakınca yalnız Allah'ı gördüm.
Yoklukta fenâ buldum, kayboldum
Hey! Ben ebediyete erdim yalnız Allah'ı, Allah'ı gördüm.”
Şöyle diyor Şirazlı Baba Kuhi:
“Çarşıda, manastırda yalnız Allah'ı gördüm.
Düzde, dağda yalnız Allah'ı gördüm.
O'nu gördüm mihnetle hep yanımda
Sevinçte, kederde yalnız Allah'ı gördüm.
Namazda, oruçta, zikirde, senâ ve temâşâda
Peygamberin dilinde yalnız Allah'ı gördüm.
Ne ruh, ne beden, ne araz, ne cevher,
Ne keyfiyet, ne sebep, yalnız Allah'ı gördüm.
Gözlerimi açtım; beni kuşatan yüzünün nuru ile
Gözün gördüğü her şeyde yalnız Allah'ı gördüm.
Bir mum gibi eridim ateşinde,
Parlayan alevlerde yalnız Allah'ı gördüm.
Açıkça kendimi gördüm, kendimi gördüm.
Allah'ın gözleriyle bakınca yalnız Allah'ı gördüm.
Yoklukta fenâ buldum, kayboldum
Hey! Ben ebediyete erdim yalnız Allah'ı, Allah'ı gördüm.”