"…Bu garip serüvene kesin bir nokta koymak için her şeyi kendim anlatmak isterdim. Ama gereği yok. Her korkumuza, her kırılışımıza, her sürçmemize bir eser adayacak değiliz. Çocukça bir şey olur bu."
50 Kuşağı'nın özgün imzalarından Onat Kutlar'ın (1936-1995), kısa süreli bir Avrupa seyahatinden geriye kalan günlükler: “Kül”. 1962 yılının Şubat-Temmuz ayları arasında Paris, Valencia, Barcelona, Frankfurt ve son olarak Cenova'da tuttuğu bu küçük defter, içerdikleri itibariyle Kutlar'a dair birçok şeyi gözler önüne seriyor.
O yıllarda Türkçeye çevrilmemiş birbirinden önemli edebiyat eserlerinden mimariye, sanat tarihinden boğa güreşine… henüz 26 yaşında genç bir yazarın şaşırtıcı seviyede donanımına şahit olacağınız satırlarda, ilk kitabıyla ödül almış bir yazarın kendi yazdıklarına ve genel anlamda edebiyata ilişkin birçok açıdan “devrimci” tespit ve eleştirilerine de rastlayacaksınız. Günlükleri tutarken yazmaya başlayıp daha sonra devamını getirmediği romanından hareketle “Kül” adını verdiğimiz günlüklerin her cümlesi Kutlar'ın yaşamı ve yazınına ilişkin yeni anahtarlar sunuyor.
"…Bu garip serüvene kesin bir nokta koymak için her şeyi kendim anlatmak isterdim. Ama gereği yok. Her korkumuza, her kırılışımıza, her sürçmemize bir eser adayacak değiliz. Çocukça bir şey olur bu."
50 Kuşağı'nın özgün imzalarından Onat Kutlar'ın (1936-1995), kısa süreli bir Avrupa seyahatinden geriye kalan günlükler: “Kül”. 1962 yılının Şubat-Temmuz ayları arasında Paris, Valencia, Barcelona, Frankfurt ve son olarak Cenova'da tuttuğu bu küçük defter, içerdikleri itibariyle Kutlar'a dair birçok şeyi gözler önüne seriyor.
O yıllarda Türkçeye çevrilmemiş birbirinden önemli edebiyat eserlerinden mimariye, sanat tarihinden boğa güreşine… henüz 26 yaşında genç bir yazarın şaşırtıcı seviyede donanımına şahit olacağınız satırlarda, ilk kitabıyla ödül almış bir yazarın kendi yazdıklarına ve genel anlamda edebiyata ilişkin birçok açıdan “devrimci” tespit ve eleştirilerine de rastlayacaksınız. Günlükleri tutarken yazmaya başlayıp daha sonra devamını getirmediği romanından hareketle “Kül” adını verdiğimiz günlüklerin her cümlesi Kutlar'ın yaşamı ve yazınına ilişkin yeni anahtarlar sunuyor.