İnsan hem madde hem de ruhtan ibaret bir varlıktır. Maddi boyutuyla dünyaya bağlı; ruh boyutuyla da mana âlemine bağlı, dünya ötesi bir varlıktır. Ancak, onun her iki özelliği de içinde yaşadığımız madde âleminde cereyan etmektedir. İnsanın akıl ve irade sahibi olması ise, onu teklif ve sorumluluk sahibi kılmaktadır. Kur'ân-ı Kerim'in deyimiyle dağların bile yüklenmekten geri durduğu, korktuğu emaneti ve ona sahip çıkma sorumluluğunu insanoğlu yüklenmiştir. Buna bağlıolarak insanoğlu yalnız başına bırakılmamış, ona rehberlik için peygamberler, kılavuz olması açısından ilahi bilgi (vahiy) gönderilmiştir. En nihayetinde insanlığın hidayeti dalaletten, doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden ayırabilmesi için kıyamete kadar hükmü geçerli olan Kur'ân-ı Mübin gönderilmiştir. Kur'ân-ı Kerim, on dört asır önce insanlığın hayat tabakasına inmeye başlamış ve her iki dünya saadetini sağlamayı amaç edinmiş yegâne kitaptır.
İnsan hem madde hem de ruhtan ibaret bir varlıktır. Maddi boyutuyla dünyaya bağlı; ruh boyutuyla da mana âlemine bağlı, dünya ötesi bir varlıktır. Ancak, onun her iki özelliği de içinde yaşadığımız madde âleminde cereyan etmektedir. İnsanın akıl ve irade sahibi olması ise, onu teklif ve sorumluluk sahibi kılmaktadır. Kur'ân-ı Kerim'in deyimiyle dağların bile yüklenmekten geri durduğu, korktuğu emaneti ve ona sahip çıkma sorumluluğunu insanoğlu yüklenmiştir. Buna bağlıolarak insanoğlu yalnız başına bırakılmamış, ona rehberlik için peygamberler, kılavuz olması açısından ilahi bilgi (vahiy) gönderilmiştir. En nihayetinde insanlığın hidayeti dalaletten, doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden ayırabilmesi için kıyamete kadar hükmü geçerli olan Kur'ân-ı Mübin gönderilmiştir. Kur'ân-ı Kerim, on dört asır önce insanlığın hayat tabakasına inmeye başlamış ve her iki dünya saadetini sağlamayı amaç edinmiş yegâne kitaptır.