Kur’an insanlığa yeni bir dünya görüşü ve ahlak düzeni getirdi... Kur’an’ın tevhit akidesi, varlığı uyumlu bir bütün olarak açıkladı ve varlık içinde insana merkezi bir rol verdi. Orta çağda Müslümanların kurduğu parlak uygarlığın temelinde Kur’an’ın dünya görüşü ve ahlâk düzeni vardır. Ancak Müslümanlar -bir yandan da- İslâm’ı bir devlet düzeni olarak algıladılar...
Çağdaşlaşmanın düşünürleri -Müslümanların başarılarından esinlenerek- insanın kendi aklı ve bilim sayesinde tabiatın yasalarına ulaşabileceğini ve tabiatı denetleyebileceğini ileri sürdüler. Batı’nın 13-19’uncu yüzyıllarda, insan ve madde dünyasını kavramada gösterdiği büyük modern çaba sonucunda, kazandığı bilgi hazinesi ve onu sağlayan değerler ve yöntemler çağdaşlaşmanın düşünsel alanının merkezinde yer alıyor.
Kur’an da insana, tabiattaki ilmi keşfederek, tabiattan yararlanmayı emrediyor. (Bakara, 2/164; Gaşiye, 88/17-20). Ancak Kur’an, Tanrı’nın insanı güzelliklerde sınamak için yarattığını bildiriyor. (Mülk, 67/2). “Allah yarattığı her şeyi (zaten) güzel yapmıştır.” (Secde, 32/7). Öyleyse bu sınavın amacı, o güzelliklerin korunması ve geliştirilmesidir. Konusu ise güzel ahlaktır... Tanrı’nın insanda görmek istediği güzel ahlakın örnekleri Kur’an’da baştan sona sergilenmiştir. Dünyadaki uygarlıkların yaşaması ve çağdaş uygarlığın da bilimle ulaştığı büyük gücü kontrol edebilmesi, insanlığın bu sınavı başarmasına bağlı bulunmaktadır.
Kur’an modern çağda dahi insana yol göstermektedir. Yeter ki onu yeni bir bakış açısıyla okuyalım... Kur’an-ı Kerim’in temel kavramlarını kendime açıklamak amacıyla yapmış olduğum bu çalışma okurlara yararlı olursa mutluluk duyacağım.
Kur’an insanlığa yeni bir dünya görüşü ve ahlak düzeni getirdi... Kur’an’ın tevhit akidesi, varlığı uyumlu bir bütün olarak açıkladı ve varlık içinde insana merkezi bir rol verdi. Orta çağda Müslümanların kurduğu parlak uygarlığın temelinde Kur’an’ın dünya görüşü ve ahlâk düzeni vardır. Ancak Müslümanlar -bir yandan da- İslâm’ı bir devlet düzeni olarak algıladılar...
Çağdaşlaşmanın düşünürleri -Müslümanların başarılarından esinlenerek- insanın kendi aklı ve bilim sayesinde tabiatın yasalarına ulaşabileceğini ve tabiatı denetleyebileceğini ileri sürdüler. Batı’nın 13-19’uncu yüzyıllarda, insan ve madde dünyasını kavramada gösterdiği büyük modern çaba sonucunda, kazandığı bilgi hazinesi ve onu sağlayan değerler ve yöntemler çağdaşlaşmanın düşünsel alanının merkezinde yer alıyor.
Kur’an da insana, tabiattaki ilmi keşfederek, tabiattan yararlanmayı emrediyor. (Bakara, 2/164; Gaşiye, 88/17-20). Ancak Kur’an, Tanrı’nın insanı güzelliklerde sınamak için yarattığını bildiriyor. (Mülk, 67/2). “Allah yarattığı her şeyi (zaten) güzel yapmıştır.” (Secde, 32/7). Öyleyse bu sınavın amacı, o güzelliklerin korunması ve geliştirilmesidir. Konusu ise güzel ahlaktır... Tanrı’nın insanda görmek istediği güzel ahlakın örnekleri Kur’an’da baştan sona sergilenmiştir. Dünyadaki uygarlıkların yaşaması ve çağdaş uygarlığın da bilimle ulaştığı büyük gücü kontrol edebilmesi, insanlığın bu sınavı başarmasına bağlı bulunmaktadır.
Kur’an modern çağda dahi insana yol göstermektedir. Yeter ki onu yeni bir bakış açısıyla okuyalım... Kur’an-ı Kerim’in temel kavramlarını kendime açıklamak amacıyla yapmış olduğum bu çalışma okurlara yararlı olursa mutluluk duyacağım.