Kur’an’ın Mucizevi Dili
Kur’ân dilindeki yenilik; baştan sona, dikey ve yatay, kelime dağarcığı, belagat, lafız, bağlaç, terkip, deyim, biçim, ritim, tasvir ve anlatımların tamamında kendini göstermektedir. Bu yoğunluktaki bir yeniliği insanların ortaya koyması mümkün değildir, yaklaşık bir değişimin bile gerçekleştirilmesi imkânsızdır. Bu büyük yeniliğe rağmen Kur’ân, Arapçanın temellerini muhafaza etmiş ve onu işiten insanlara son derece kavranabilir gelmiştir.
Kur’ân’ın mevcut Arapçadan farklı yeni bir dil getirmediği kesindi. Mucizeviliği tam da bu noktadadır. Kur’ân Arapça olarak vahyedilmiştir ve kökleri onun temellerine uzanmaktadır. Ancak, onun benzersizliği, mevcut olan Arapçanın ötesinde oluşu, onun sözcükleri, terkipleri, kalıpları, tasvirleri ve lengüistik bağlantılarının ötesine geçmesindendir. Kur’ân’ın mucizeviliği Arapçanın teamüllerini ve kurallarını geliştirmesi, fakat bunu onları ortadan kaldırmadan yapmasıdır.
Ancak, Kur’ân’ın mucizeviliği bu paradoksta ortaya çıkmaktadır: Gerçek anlamda Arapça olması ama aynı zamanda onun yeni bir dil oluşturması paradoksu. Bu mantıksız görünebilir. Ancak mucizenin mantığı, mantığın ötesine geçmesinden gelir. Mantıklı bir mucize, mucize değildir.
Kur’an’ın Mucizevi Dili
Kur’ân dilindeki yenilik; baştan sona, dikey ve yatay, kelime dağarcığı, belagat, lafız, bağlaç, terkip, deyim, biçim, ritim, tasvir ve anlatımların tamamında kendini göstermektedir. Bu yoğunluktaki bir yeniliği insanların ortaya koyması mümkün değildir, yaklaşık bir değişimin bile gerçekleştirilmesi imkânsızdır. Bu büyük yeniliğe rağmen Kur’ân, Arapçanın temellerini muhafaza etmiş ve onu işiten insanlara son derece kavranabilir gelmiştir.
Kur’ân’ın mevcut Arapçadan farklı yeni bir dil getirmediği kesindi. Mucizeviliği tam da bu noktadadır. Kur’ân Arapça olarak vahyedilmiştir ve kökleri onun temellerine uzanmaktadır. Ancak, onun benzersizliği, mevcut olan Arapçanın ötesinde oluşu, onun sözcükleri, terkipleri, kalıpları, tasvirleri ve lengüistik bağlantılarının ötesine geçmesindendir. Kur’ân’ın mucizeviliği Arapçanın teamüllerini ve kurallarını geliştirmesi, fakat bunu onları ortadan kaldırmadan yapmasıdır.
Ancak, Kur’ân’ın mucizeviliği bu paradoksta ortaya çıkmaktadır: Gerçek anlamda Arapça olması ama aynı zamanda onun yeni bir dil oluşturması paradoksu. Bu mantıksız görünebilir. Ancak mucizenin mantığı, mantığın ötesine geçmesinden gelir. Mantıklı bir mucize, mucize değildir.