“Onlara Türkçe, ‘Evet, ben bu ülkede kaçağım,’ diyorum. Birbirlerine bakıyorlar. Benim onları bütünüyle anlamadığımda gülümsediğim gibi gülümsüyorlar. Ihlamur ağacına doğru birkaç adım gidip geliyorum. Fransızca, ‘Hırsız değilim, kimseyi öldürmedim,’ diyorum. Birdenbire Hayet, EElin ve Arthur, ‘Hepimiz göçmen çocuğuyuz!’ diye slogan atıyor. Öteki sınıf arkadaşlarım da alkış tutarak onlara katılıyor.”
Göçmenlik olgusu Bekir Yıldız’dan Fakir Baykurt’a edebiyatımızda geniş yer bulmuş bir konu. Ancak günümüz dünyasında ikinci, üçüncü göçmen kuşakların bugününü anlatan ürünlere pek rastlanmıyor. Tuğçe Yaşar’ın kitabı bizlere göçmen bireylerin kimlikten yaşam biçimlerine dek değişen özelliklerini yansıtıyor. Bunu yaparken hayatın zenginlikleri ve güçlü gözlem gücünüyle bambaşka dünyalarla tanışmamızı sağlıyor.
“Onlara Türkçe, ‘Evet, ben bu ülkede kaçağım,’ diyorum. Birbirlerine bakıyorlar. Benim onları bütünüyle anlamadığımda gülümsediğim gibi gülümsüyorlar. Ihlamur ağacına doğru birkaç adım gidip geliyorum. Fransızca, ‘Hırsız değilim, kimseyi öldürmedim,’ diyorum. Birdenbire Hayet, EElin ve Arthur, ‘Hepimiz göçmen çocuğuyuz!’ diye slogan atıyor. Öteki sınıf arkadaşlarım da alkış tutarak onlara katılıyor.”
Göçmenlik olgusu Bekir Yıldız’dan Fakir Baykurt’a edebiyatımızda geniş yer bulmuş bir konu. Ancak günümüz dünyasında ikinci, üçüncü göçmen kuşakların bugününü anlatan ürünlere pek rastlanmıyor. Tuğçe Yaşar’ın kitabı bizlere göçmen bireylerin kimlikten yaşam biçimlerine dek değişen özelliklerini yansıtıyor. Bunu yaparken hayatın zenginlikleri ve güçlü gözlem gücünüyle bambaşka dünyalarla tanışmamızı sağlıyor.