Bu kitapta Sia’daki imamet ve mehdilik meselesi Zerdüstîlikte yer alan Ilahî Isik (Ferre-i Izedî) ve kurtarici (Saosyant) inanci ile mukayeseli bir sekilde ele alinmis ve benzer yönleri tespit edilerek birbirinden etkilenme ihtimali tartisilmistir. Zerdüst literatüründe yöneticiler tarafindan “ferre-i Izedî” (Tanrisal nur) ile kazanilan yetki, Sia inancinda imamlara bahsedilen “ismet” sifatinda karsilik bulmustur. Bu çerçevede Zerdüstî Iran toplumunda yönetimin ilahî yetkiye sahip, temiz, soylu krala ait olmasina benzer bir durumun Sia mezhebi için de geçerli oldugu görülmüstür. Her iki inançta da yöneticiler üstünlüklerini Allah tarafindan bahsedilmis olan bir nur sayesinde kazanmislardir. Bu nur öyle bir lütuftur ki sahibini yaraticinin yeryüzündeki temsilcisi; dinî ve dünyevi islerde diger insanlarin üzerinde yetki sahibi (velâyet) kilmaktadir. Bu baglamda yöneticinin ferre veyahut ismet adi altinda ilahî bir yetkiye sahip olmasi ve bu yetkinin nesilden nesile intikal etmesi en önemli benzerliklerden biridir.
Her iki inanca göre insanlarin, Allah’in yeryüzünde hücceti olmadan (ferre) tek baslarina kendilerini idare edemeyecekleri ve buna bagli olarak da kurtulusa eremeyecekleri görülmektedir. Bu nedenle her zaman Allah’in nurunu tasimaya yetkili bir önderin insanlara rehberlik etmesi gerekmektedir. Ilahî yetki ile ilgili bu yaklasimin yani sira Zerdüstîlik ve Sia mensuplarinin yasadiklari sosyal ve siyasi baskilar, müsterek özelliklere sahip bir kurtarici düsüncesinin olusumuna yol açmistir. Aslinda her iki inancin da siyasi ve itikadî düsünce temellerini bu “ilahî yetki”ye dayandirmak mümkündür.
Bu kitapta Sia’daki imamet ve mehdilik meselesi Zerdüstîlikte yer alan Ilahî Isik (Ferre-i Izedî) ve kurtarici (Saosyant) inanci ile mukayeseli bir sekilde ele alinmis ve benzer yönleri tespit edilerek birbirinden etkilenme ihtimali tartisilmistir. Zerdüst literatüründe yöneticiler tarafindan “ferre-i Izedî” (Tanrisal nur) ile kazanilan yetki, Sia inancinda imamlara bahsedilen “ismet” sifatinda karsilik bulmustur. Bu çerçevede Zerdüstî Iran toplumunda yönetimin ilahî yetkiye sahip, temiz, soylu krala ait olmasina benzer bir durumun Sia mezhebi için de geçerli oldugu görülmüstür. Her iki inançta da yöneticiler üstünlüklerini Allah tarafindan bahsedilmis olan bir nur sayesinde kazanmislardir. Bu nur öyle bir lütuftur ki sahibini yaraticinin yeryüzündeki temsilcisi; dinî ve dünyevi islerde diger insanlarin üzerinde yetki sahibi (velâyet) kilmaktadir. Bu baglamda yöneticinin ferre veyahut ismet adi altinda ilahî bir yetkiye sahip olmasi ve bu yetkinin nesilden nesile intikal etmesi en önemli benzerliklerden biridir.
Her iki inanca göre insanlarin, Allah’in yeryüzünde hücceti olmadan (ferre) tek baslarina kendilerini idare edemeyecekleri ve buna bagli olarak da kurtulusa eremeyecekleri görülmektedir. Bu nedenle her zaman Allah’in nurunu tasimaya yetkili bir önderin insanlara rehberlik etmesi gerekmektedir. Ilahî yetki ile ilgili bu yaklasimin yani sira Zerdüstîlik ve Sia mensuplarinin yasadiklari sosyal ve siyasi baskilar, müsterek özelliklere sahip bir kurtarici düsüncesinin olusumuna yol açmistir. Aslinda her iki inancin da siyasi ve itikadî düsünce temellerini bu “ilahî yetki”ye dayandirmak mümkündür.