Tıp gerçekten bir kütüphanedir, ama doğru biçimde okunması gerekir.
Tıp tarihi, insan zekâsının hastalığa karşı verdiği kıyasıya mücadelenin tarihidir. Edebiyat tarihi de bu mücadelenin kaydını bazen roman ya da öykü, bazen de günlük, mektup ve denemelerle tutarak insanın hastalık ve ölümle nasıl bir ilişki kurduğunu yorumlamaya çalışır.
Iain Bamforth tarafından derlenen, Charles Dickens'tan Franz Kafka'ya, Virginia Woolf'tan Susan Sontag'a, John Berger'dan Oliver Sacks'e uzanan bir yelpazeyle zenginleşen bu antoloji, tıbbın toplumsal tarihini edebiyat aracılığıyla aydınlatıyor. Usta yazarların eserlerinden seçilmiş bölümler, varoluşumuza dair soruları sormak için neden edebiyata başvurduğumuzu bize yeniden hatırlatıyor.
Tıp gerçekten bir kütüphanedir, ama doğru biçimde okunması gerekir.
Tıp tarihi, insan zekâsının hastalığa karşı verdiği kıyasıya mücadelenin tarihidir. Edebiyat tarihi de bu mücadelenin kaydını bazen roman ya da öykü, bazen de günlük, mektup ve denemelerle tutarak insanın hastalık ve ölümle nasıl bir ilişki kurduğunu yorumlamaya çalışır.
Iain Bamforth tarafından derlenen, Charles Dickens'tan Franz Kafka'ya, Virginia Woolf'tan Susan Sontag'a, John Berger'dan Oliver Sacks'e uzanan bir yelpazeyle zenginleşen bu antoloji, tıbbın toplumsal tarihini edebiyat aracılığıyla aydınlatıyor. Usta yazarların eserlerinden seçilmiş bölümler, varoluşumuza dair soruları sormak için neden edebiyata başvurduğumuzu bize yeniden hatırlatıyor.