İnsan haklarını korumak, savaş suçları ya da insanlığa karşı işlenen suçları engellenmek üzere azami gayret gösterilmektedir. Bu nedenle “koruma sorumluluğu” adı altında oluşan norm, uluslararası topluma kitlesel zulüm ve katliamların önüne geçebilmesi adına bazı sorumluluklar vermektedir. Bu sorumluluklar aslında BM sisteminde yer alan insan haklarının güçlendirilmesi ve devlet egemenliğinin katliamların bir aracı olarak kullanılmasının önüne geçilmesi çabalarıyla da uyumludur. Koruma Sorumluluğu kavramının insani müdahale ile benzeşen ve ayrışan yönlerine değinilen kitapta, devlet egemenliği, insan hakları ve insani müdahale gibi konular ele alınmıştır. Bu çalışma koruma sorumluluğu olarak bilinen kavramın “mutlakiyetçi egemenlik” anlayışından “sorumluluk olarak egemenlik” anlayışına doğru değişimini vurgulamaktadır. Bu bağlamda egemenlik anlamında söz konusu sorumluluğunu yerine getir(e)meyen ülkelerde meydana gelen insanlık trajedilerinin engellenebilmesi için alınan önlemlere iki örnek olay üzerinden vurgu yapılmıştır. Darfur ve Libya olaylarının Koruma Sorumluluğu kavramının ortaya çıkmasının ardından meydana gelmesi uluslararası toplumun üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme noktasında verdiği sınavın değerlendirilmesi açısından iki uygun vaka olarak ele alınmıştır.
İnsan haklarını korumak, savaş suçları ya da insanlığa karşı işlenen suçları engellenmek üzere azami gayret gösterilmektedir. Bu nedenle “koruma sorumluluğu” adı altında oluşan norm, uluslararası topluma kitlesel zulüm ve katliamların önüne geçebilmesi adına bazı sorumluluklar vermektedir. Bu sorumluluklar aslında BM sisteminde yer alan insan haklarının güçlendirilmesi ve devlet egemenliğinin katliamların bir aracı olarak kullanılmasının önüne geçilmesi çabalarıyla da uyumludur. Koruma Sorumluluğu kavramının insani müdahale ile benzeşen ve ayrışan yönlerine değinilen kitapta, devlet egemenliği, insan hakları ve insani müdahale gibi konular ele alınmıştır. Bu çalışma koruma sorumluluğu olarak bilinen kavramın “mutlakiyetçi egemenlik” anlayışından “sorumluluk olarak egemenlik” anlayışına doğru değişimini vurgulamaktadır. Bu bağlamda egemenlik anlamında söz konusu sorumluluğunu yerine getir(e)meyen ülkelerde meydana gelen insanlık trajedilerinin engellenebilmesi için alınan önlemlere iki örnek olay üzerinden vurgu yapılmıştır. Darfur ve Libya olaylarının Koruma Sorumluluğu kavramının ortaya çıkmasının ardından meydana gelmesi uluslararası toplumun üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme noktasında verdiği sınavın değerlendirilmesi açısından iki uygun vaka olarak ele alınmıştır.