Mürşit Ecer'in kaleminden “Kadim bir halkın var olabilme mücadelesini tarihe not düşen emsalsiz bir roman.”
Laleş'in Çocukları, gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bir yaşam öyküsüdür. Bir yandan daha on altı yaşındayken esir düşüp günlerce tecavüze uğrayan Ezidi kız Stare'nin acıklı hayat hikâyesi öte yandan Renaz Omar'ın kendi ülkesinde başlayan serüveninin hayal bile edemeyeceği bir ülkede son bulması. Bu ülkelerden biri daha çiçeği burnunda Cumhuriyet iken diğeri adı belirsiz, yitik bir ülkeydi. Ama bu iki ayrı toprak parçaları uzun zamandan beri de komşulardı. Tüm bunların yanı sıra bu sürükleyici eserde bizleri ‘Asırlardır kirve olan farklı dinlerin nadide iki değerli bilgesi' karşılıyor. Yaşanılan coğrafyada Koca Bilge diye bilinen Yaşlı Ezidi'nin kader arkadaşı Müslüman kirvesi Abdo'ya duyduğu sevgi ve muhabbetin eşsiz güzelliğine tanık oluyoruz. Dünyanın adaletsizliğine küsüp yıllarca suskunluk inzivasına çekilen kelimelerin sessiz sultanı Yaşlı Ezidi'nin nihayet kendini tanımlamasını göreceğiz: “Beni bilenler bilir fakat bilmeyenler için müsaadenle birazcık kendimden bahsetmek istiyorum, Abdo. Komşumuz olan bir berberin elinden sünnet oldum. Beni sünnet eden de bana kirvelik yapan da Müslümandı. Fakat Kelime- i Şehadeti getirmediğim için Müslüman değilim. Vaftiz edilip Tanrının oğlu olarak gördürtülen İsa'nın dininden de değilim. Kendilerine kutsal topraklar vaat edildiğini düşünen bir Yahudi ise hiç değilim. Ben Güneşin oğluyum, ben Ezidiyim, ben Ezda'yım.”
Mürşit Ecer'in kaleminden “Kadim bir halkın var olabilme mücadelesini tarihe not düşen emsalsiz bir roman.”
Laleş'in Çocukları, gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bir yaşam öyküsüdür. Bir yandan daha on altı yaşındayken esir düşüp günlerce tecavüze uğrayan Ezidi kız Stare'nin acıklı hayat hikâyesi öte yandan Renaz Omar'ın kendi ülkesinde başlayan serüveninin hayal bile edemeyeceği bir ülkede son bulması. Bu ülkelerden biri daha çiçeği burnunda Cumhuriyet iken diğeri adı belirsiz, yitik bir ülkeydi. Ama bu iki ayrı toprak parçaları uzun zamandan beri de komşulardı. Tüm bunların yanı sıra bu sürükleyici eserde bizleri ‘Asırlardır kirve olan farklı dinlerin nadide iki değerli bilgesi' karşılıyor. Yaşanılan coğrafyada Koca Bilge diye bilinen Yaşlı Ezidi'nin kader arkadaşı Müslüman kirvesi Abdo'ya duyduğu sevgi ve muhabbetin eşsiz güzelliğine tanık oluyoruz. Dünyanın adaletsizliğine küsüp yıllarca suskunluk inzivasına çekilen kelimelerin sessiz sultanı Yaşlı Ezidi'nin nihayet kendini tanımlamasını göreceğiz: “Beni bilenler bilir fakat bilmeyenler için müsaadenle birazcık kendimden bahsetmek istiyorum, Abdo. Komşumuz olan bir berberin elinden sünnet oldum. Beni sünnet eden de bana kirvelik yapan da Müslümandı. Fakat Kelime- i Şehadeti getirmediğim için Müslüman değilim. Vaftiz edilip Tanrının oğlu olarak gördürtülen İsa'nın dininden de değilim. Kendilerine kutsal topraklar vaat edildiğini düşünen bir Yahudi ise hiç değilim. Ben Güneşin oğluyum, ben Ezidiyim, ben Ezda'yım.”