Dil, kendine özgü bir sistemi olan ve bu sistem çerçevesinde, oluştuğu günden beri sürekli olarak gelişen ve değişen canlı bir varlıktır. Bu gelişim ve değişimler daha çok coğrafi özellikler, komşu dillerin etkisi, kültürel başkalaşmalar, din değişikliği vb. nedenlerle olabilmektedir. Esasen dünya üzerinde geçmişten bugüne değişmemiş, sabit kalmış hiçbir dil bulunmamaktadır. Dilin bu devingen özelliği, özellikle tarihi metinlerin bugünün okurlarına aktarılmasını, diğer bir deyişle dil dönüştürmesini çok hassas bir faaliyet haline getirmektedir.
Batı'da çeviri ve çeviri bilim literarüründe “İng. intralingual translation” terimiyle ifade edilen bu faaliyet, Türkiye Türkolojisinde çoğunlukla kuramsal temelleri olan bilimsel bir faaliyet olarak algılanmamaktadır; bu nedenle yapılan aktarmalar çoğunlukla sezgiye dayalı olarak yapılagelmiştir. Bu aktarma faaliyetlerinde konunun bir uzmanlık işi olabileceği çoğunlukla düşünülmemiş ve bunun sonucunda aradan geçen zaman diliminde dildeki fonetik, morfolojik ve söz dizimi farklılıkları aktarıma yansıtılamamıştır.
Bu kitap, “aktarma” meselesinin kuramsal altyapısının oluşturulmasına katkı sunmayı amaçlamaktadır. Bu yapılırken öncelikle çeviri ve çeviri bilimi literatüründeki birikimden de yararlanılmış ve bundan hareketle aktarma yöntemleri geliştirilmeye çalışılmıştır. İster tarihi metinlerin aktarımında olduğu gibi art zamanlı ister de günümüzde özel bir alan için yazılmış bir metni hedef okur kümesinin diline aktarmada olduğu gibi eş zamanlı olsun, aktarma faaliyeti bilimsel ölçütlerle gerçekleştirilmelidir.
Dil, kendine özgü bir sistemi olan ve bu sistem çerçevesinde, oluştuğu günden beri sürekli olarak gelişen ve değişen canlı bir varlıktır. Bu gelişim ve değişimler daha çok coğrafi özellikler, komşu dillerin etkisi, kültürel başkalaşmalar, din değişikliği vb. nedenlerle olabilmektedir. Esasen dünya üzerinde geçmişten bugüne değişmemiş, sabit kalmış hiçbir dil bulunmamaktadır. Dilin bu devingen özelliği, özellikle tarihi metinlerin bugünün okurlarına aktarılmasını, diğer bir deyişle dil dönüştürmesini çok hassas bir faaliyet haline getirmektedir.
Batı'da çeviri ve çeviri bilim literarüründe “İng. intralingual translation” terimiyle ifade edilen bu faaliyet, Türkiye Türkolojisinde çoğunlukla kuramsal temelleri olan bilimsel bir faaliyet olarak algılanmamaktadır; bu nedenle yapılan aktarmalar çoğunlukla sezgiye dayalı olarak yapılagelmiştir. Bu aktarma faaliyetlerinde konunun bir uzmanlık işi olabileceği çoğunlukla düşünülmemiş ve bunun sonucunda aradan geçen zaman diliminde dildeki fonetik, morfolojik ve söz dizimi farklılıkları aktarıma yansıtılamamıştır.
Bu kitap, “aktarma” meselesinin kuramsal altyapısının oluşturulmasına katkı sunmayı amaçlamaktadır. Bu yapılırken öncelikle çeviri ve çeviri bilimi literatüründeki birikimden de yararlanılmış ve bundan hareketle aktarma yöntemleri geliştirilmeye çalışılmıştır. İster tarihi metinlerin aktarımında olduğu gibi art zamanlı ister de günümüzde özel bir alan için yazılmış bir metni hedef okur kümesinin diline aktarmada olduğu gibi eş zamanlı olsun, aktarma faaliyeti bilimsel ölçütlerle gerçekleştirilmelidir.