Veled Çelebi tarafından 1311 [1893/1894]'de Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınan ve ilk defa günümüz Türkçesine aktarılan bu eser medeniyet dünyamızda hakkında çok sayıda eser kaleme alınmış Leylâ ile Mecnûn hikâyesinin ortaya çıkışını ve kaynağını kadim kaynaklar yoluyla araştıran ve ortaya çıkaran bir eser. Veled Çelebi bu hikâyeye atası Mevlâna'nın bir beytiyle başlıyor: "Dostları anmak kutludur dosta/Bilhassa biri Leylâ, öbürü Mecnûn olursa." Eseri kaleme alma sebebini Veled Çelebi'den okuyalım:
"Leylâ ve Mecnûn namları edebiyat âlemimizde en meşhur namlardan olduğu hâlde bizde bu iki muhabbet çılgınının hayat hikâyeleri, işin hakikatine bütün bütün aykırı bir şekilde bilinmiştir. Acem şairleri, Leylâ ve Mecnûn’u kendilerine hikâye kahramanları kabul edip hayal güçlerinin genişliğine göre onlara istinaden birçok maceralar kurgulayarak ve çeşit çeşit edebî sanatlarla süsleyerek Dâstân-ı Leylâ vü Mecnûn diye bir de isim vermişlerdir.
Ebû’l-Ferec el-İsfahânî’nin Agânî namındaki eşsiz eserinin, Tabîb-i Antâkî Dâvud-ı Darîr’in Tezyînü’l-Esvâk ünvanlı nefis eserinin, Nüzhetü’l-Müştâk’ın, İmam Ebû Bekir el-Vâlibî’nin yalnız Dâstân-ı Leylâ vü Mecnûn’u içine alan kıymetli kitabının, daha başka bu yoldaki itibarlı eserlerin rivayetleri, Acem şairlerinin Leylâ ve Mecnûn hikâyeleriyle karşılaştırıldığında bir, iki kısmı ile namlarından başka birbiriyle katiyen örtüşmez. O derece ki “Arap’ın Leylâ ve Mecnûn’u başka, Acem’inki başka.” demek gerekir...
Hele Türkçe olarak halkın elinde dönüp dolaşan Leylâ ve Mecnûn hikâyesinin yazılma şekli büsbütün başkadır. Kısmen Acem hayalinin mahsulüne benzese bile Arap’ın rivayetleriyle hiç münasebeti yok. Bilmem hangi yadigâr kaleme almış. Bununla birlikte o zamanda açık bir dil ile öyle bir hikâye kitabı kaleme almak yine hüner sayılır...
İçlerinden çıkması yönüyle hayat hikâyelerini daha doğru bilmeleri gereken Arap ediplerinin inceleme eserlerine müracaat ederek Leylâ ve Mecnûn hikâyesini yazmak istedim. Başlıca kaynağım Tezyînü ’l-Esvâk’tır."
Veled Çelebi tarafından 1311 [1893/1894]'de Osmanlı Türkçesi ile kaleme alınan ve ilk defa günümüz Türkçesine aktarılan bu eser medeniyet dünyamızda hakkında çok sayıda eser kaleme alınmış Leylâ ile Mecnûn hikâyesinin ortaya çıkışını ve kaynağını kadim kaynaklar yoluyla araştıran ve ortaya çıkaran bir eser. Veled Çelebi bu hikâyeye atası Mevlâna'nın bir beytiyle başlıyor: "Dostları anmak kutludur dosta/Bilhassa biri Leylâ, öbürü Mecnûn olursa." Eseri kaleme alma sebebini Veled Çelebi'den okuyalım:
"Leylâ ve Mecnûn namları edebiyat âlemimizde en meşhur namlardan olduğu hâlde bizde bu iki muhabbet çılgınının hayat hikâyeleri, işin hakikatine bütün bütün aykırı bir şekilde bilinmiştir. Acem şairleri, Leylâ ve Mecnûn’u kendilerine hikâye kahramanları kabul edip hayal güçlerinin genişliğine göre onlara istinaden birçok maceralar kurgulayarak ve çeşit çeşit edebî sanatlarla süsleyerek Dâstân-ı Leylâ vü Mecnûn diye bir de isim vermişlerdir.
Ebû’l-Ferec el-İsfahânî’nin Agânî namındaki eşsiz eserinin, Tabîb-i Antâkî Dâvud-ı Darîr’in Tezyînü’l-Esvâk ünvanlı nefis eserinin, Nüzhetü’l-Müştâk’ın, İmam Ebû Bekir el-Vâlibî’nin yalnız Dâstân-ı Leylâ vü Mecnûn’u içine alan kıymetli kitabının, daha başka bu yoldaki itibarlı eserlerin rivayetleri, Acem şairlerinin Leylâ ve Mecnûn hikâyeleriyle karşılaştırıldığında bir, iki kısmı ile namlarından başka birbiriyle katiyen örtüşmez. O derece ki “Arap’ın Leylâ ve Mecnûn’u başka, Acem’inki başka.” demek gerekir...
Hele Türkçe olarak halkın elinde dönüp dolaşan Leylâ ve Mecnûn hikâyesinin yazılma şekli büsbütün başkadır. Kısmen Acem hayalinin mahsulüne benzese bile Arap’ın rivayetleriyle hiç münasebeti yok. Bilmem hangi yadigâr kaleme almış. Bununla birlikte o zamanda açık bir dil ile öyle bir hikâye kitabı kaleme almak yine hüner sayılır...
İçlerinden çıkması yönüyle hayat hikâyelerini daha doğru bilmeleri gereken Arap ediplerinin inceleme eserlerine müracaat ederek Leylâ ve Mecnûn hikâyesini yazmak istedim. Başlıca kaynağım Tezyînü ’l-Esvâk’tır."