Saruhan Doğan'ın rüyaların gerçeğe karıştığı,
elinizden bırakamayacağınız yeni romanı!
Kırk dört yıl önce kaybettiği aşkın hatırasında yaşayan Raci Bey, on yıllar sonra İstanbul'a dönen eski öğrencisi Fehim, Fehim'in eski aşkı Deniz, Deniz'i terk eden kocası Güngör, artık sınıfta oturmaya tahammül edemeyen Cem, kahvede karşılaştığı uzun boylu esmer kız, Suriyeli öğretmen Fadi ve oğlu Halim, Cihangir'de çok soğuk 12 günde geçen bir hikâye. Fehim neden geri döndü? Geçmişin hayalleri bugün gerçek olabilecek mi? İlk romanı Hodbinler ile çağdaş edebiyatımıza yepyeni bir soluk getiren Saruhan Doğan'ın rüyaların gerçeğe karıştığı, elinizden bırakamayacağınız yeni romanı Likit Ruh.
“...Cıva nehirlerinde yüzdüğümüz, sabah uyanıp pencereden baktığımızda ufka kadar uzanan çatı dağlarına hayran olduğumuz –çünkü içinde yaşadığımız bu şehrimizi sevmeyi öğrenmiştik– selüloz kirpiklerinin soluk ışıkta parladığı gecelerde televizyonu kapatıp birbirimize anlatamadığımız hayaller kurduğumuz, hatıra parçacıklarının arasına reklamların karıştığı bir zamanda yaşıyormuşuz ve, haydi tahmin et Yadigâr, her şey, her şey yolundaymış...”
Saruhan Doğan'ın rüyaların gerçeğe karıştığı,
elinizden bırakamayacağınız yeni romanı!
Kırk dört yıl önce kaybettiği aşkın hatırasında yaşayan Raci Bey, on yıllar sonra İstanbul'a dönen eski öğrencisi Fehim, Fehim'in eski aşkı Deniz, Deniz'i terk eden kocası Güngör, artık sınıfta oturmaya tahammül edemeyen Cem, kahvede karşılaştığı uzun boylu esmer kız, Suriyeli öğretmen Fadi ve oğlu Halim, Cihangir'de çok soğuk 12 günde geçen bir hikâye. Fehim neden geri döndü? Geçmişin hayalleri bugün gerçek olabilecek mi? İlk romanı Hodbinler ile çağdaş edebiyatımıza yepyeni bir soluk getiren Saruhan Doğan'ın rüyaların gerçeğe karıştığı, elinizden bırakamayacağınız yeni romanı Likit Ruh.
“...Cıva nehirlerinde yüzdüğümüz, sabah uyanıp pencereden baktığımızda ufka kadar uzanan çatı dağlarına hayran olduğumuz –çünkü içinde yaşadığımız bu şehrimizi sevmeyi öğrenmiştik– selüloz kirpiklerinin soluk ışıkta parladığı gecelerde televizyonu kapatıp birbirimize anlatamadığımız hayaller kurduğumuz, hatıra parçacıklarının arasına reklamların karıştığı bir zamanda yaşıyormuşuz ve, haydi tahmin et Yadigâr, her şey, her şey yolundaymış...”