Eskiler, ‘lisanın cânı vardır' derler ve ağızdan çıkan her kelimenin değeri olduğuna inanırlardı. İrfan lisanında, lamba veya mum, ‘yakılmaz', ‘uyandırılır', ocak ‘söndürülmez', ‘dinlendirilir'di. Çünkü onlar kelimelerin gücü olduğunu, müsbet ya da menfi titreşimlere yol açtığını bilirlerdi. Gerçekten de güzel söz; ihya eder, tesir eder, teshir eder!
Bu bahsi Derviş Yunus'un mısralarıyla noktalayalım:
Kişi bile sözün demini, demeye sözün kemini, Bu cihan cehennemini, sekkiz uçmağ ede bir söz.
Eskiler, ‘lisanın cânı vardır' derler ve ağızdan çıkan her kelimenin değeri olduğuna inanırlardı. İrfan lisanında, lamba veya mum, ‘yakılmaz', ‘uyandırılır', ocak ‘söndürülmez', ‘dinlendirilir'di. Çünkü onlar kelimelerin gücü olduğunu, müsbet ya da menfi titreşimlere yol açtığını bilirlerdi. Gerçekten de güzel söz; ihya eder, tesir eder, teshir eder!
Bu bahsi Derviş Yunus'un mısralarıyla noktalayalım:
Kişi bile sözün demini, demeye sözün kemini, Bu cihan cehennemini, sekkiz uçmağ ede bir söz.