“Her şeyin gömüldüğü zaman akışını tersine döndürüp Antikçağlardan bir parçayı modern çağlara sürükleyerek getiren, görülmeye değer Londra Kulesi’dir. İnsanın kanından, etinden, günahlarından kristalleşerek atların, arabaların ve trenlerin içinde geride kalan Londra Kulesi’dir.”
Viktorya dönemi Londrası’nı adımlarken karşınıza çıkabilecek her insana, her görüntüye dair izler taşıyan bu kitapta, tarihle iç içe geçerek edebiyatta zamansızlığa tanık oluyoruz. Britanya İmparatorluğu’nun Londra’da ele geçirdiği şimdi duygusunun yoksunluğuyla her ülkenin, her zamanın insanlarıyla karşılaşıyoruz. Değişmeyen insan malzemesi, Soseki’nin abartısız ama çarpıcı kelimelerinden süzülerek içimizdeki yerini buluyor.
“Her şeyin gömüldüğü zaman akışını tersine döndürüp Antikçağlardan bir parçayı modern çağlara sürükleyerek getiren, görülmeye değer Londra Kulesi’dir. İnsanın kanından, etinden, günahlarından kristalleşerek atların, arabaların ve trenlerin içinde geride kalan Londra Kulesi’dir.”
Viktorya dönemi Londrası’nı adımlarken karşınıza çıkabilecek her insana, her görüntüye dair izler taşıyan bu kitapta, tarihle iç içe geçerek edebiyatta zamansızlığa tanık oluyoruz. Britanya İmparatorluğu’nun Londra’da ele geçirdiği şimdi duygusunun yoksunluğuyla her ülkenin, her zamanın insanlarıyla karşılaşıyoruz. Değişmeyen insan malzemesi, Soseki’nin abartısız ama çarpıcı kelimelerinden süzülerek içimizdeki yerini buluyor.