Bu eserde, 20. yüzyılın en önemli kadın yazarı olan Virginia Woolf'ün anlatımıyla Londra'yı, tek bir açıdan, hiçbir vakit bu kadar geniş bir perspektif ve ayrıntısıyla göremediğinizi fark edeceksiniz. Oxford Caddesi'nden şehrin limanlarına, en önemli mimari yapılardan şehrin efsaneleşmiş isimlerinin muhitlerine kadar meselelerin derinlemesine fakat sürükleyici bir hikaye tadında işlendiği eser; küçük bir seyahatname niteliğinde. Bunların yanı sıra, bizleri, Virginia Woolf'ün zihin dünyasına kolaylıkla ulaştıran ve Woolf'ün hayatı boyunca anlatmak istediklerinin rahatlıkla fark edildiği yazılarından yapılma önemli bir seçki de bu eserde. Mevsimlerden kış... Londra... Kensington Parkı'na yakın, 22 numaralı büyük bir evin bulunduğu sokakta, sabahın erken vakitlerinden beri deliler gibi bir yukarı bir aşağı dolaşıp duran rüzgar; o sırada 22 numaraya doğru heyecanla, elindeki samandan bir parşömenin içine sarılı ve soğuktan titrediği aşikar çiçekleri sağ eliyle sımsıkı kavramış, sol eli redingotunun cebinde, gözlerini kaldırımdan kaldırmadan yürüyen orta yaşlı bir adamın yüzündeki sakalları, tıpkı bir bıçak gibi sıyırıp sokağın belirsiz, sivri çatılarla çevrelenmiş tavanından göğün karartısına karıştı.
Bu eserde, 20. yüzyılın en önemli kadın yazarı olan Virginia Woolf'ün anlatımıyla Londra'yı, tek bir açıdan, hiçbir vakit bu kadar geniş bir perspektif ve ayrıntısıyla göremediğinizi fark edeceksiniz. Oxford Caddesi'nden şehrin limanlarına, en önemli mimari yapılardan şehrin efsaneleşmiş isimlerinin muhitlerine kadar meselelerin derinlemesine fakat sürükleyici bir hikaye tadında işlendiği eser; küçük bir seyahatname niteliğinde. Bunların yanı sıra, bizleri, Virginia Woolf'ün zihin dünyasına kolaylıkla ulaştıran ve Woolf'ün hayatı boyunca anlatmak istediklerinin rahatlıkla fark edildiği yazılarından yapılma önemli bir seçki de bu eserde. Mevsimlerden kış... Londra... Kensington Parkı'na yakın, 22 numaralı büyük bir evin bulunduğu sokakta, sabahın erken vakitlerinden beri deliler gibi bir yukarı bir aşağı dolaşıp duran rüzgar; o sırada 22 numaraya doğru heyecanla, elindeki samandan bir parşömenin içine sarılı ve soğuktan titrediği aşikar çiçekleri sağ eliyle sımsıkı kavramış, sol eli redingotunun cebinde, gözlerini kaldırımdan kaldırmadan yürüyen orta yaşlı bir adamın yüzündeki sakalları, tıpkı bir bıçak gibi sıyırıp sokağın belirsiz, sivri çatılarla çevrelenmiş tavanından göğün karartısına karıştı.