Din insanı özgürleştirir, esir etmez. Dört duvarın arasına insanı hapsedip at gözlükleri takmaya zorlamaz. Karanlığa mahkûm etmez. Din bir zümreye, bir topluluğa ya da bir ırka gelmez. Çünkü din dediğimiz evrensel bir olgudur ve tüm insanlığa aittir. Bu nedenle alt üst başlıkların arasına sıkıştırılamaz çünkü evren dediğimiz yer, milyarlarca kelimenin ihtiva ettiği anlamların dışındaki her şeydir.
Böylesine yüce ve evrensel olan ancak felsefe ve o felsefeye ait öğretiler aracılığıyla insanlara indirgenebilir. Ve bu yapıldığında kendilerine otorite atfeden topluluklar, kendi dünya görüşlerini başkalarının üzerinde hâkim kılmak için evrensel mesajların büyük bir çoğunluğunu budayarak dini kedilerine göre âdeta sil baştan yazarlar. Çıkar uğruna değiştirilmiş, yorumlarla aslından uzaklaştırılmış dinler, onları oluşturan evrensel bağlarından koptukları için yol, doğrudan ateşin içine götürür. Akıllarının ve vicdanlarının sakatlandığını bilmeyen insanlar bu yolda ilerlemeye devam ederler, zarar görmeye devam ederler. Zarar gördükçe şuurlarını yitirirler ki bu da sonun başlangıcıdır çünkü topyekûn dünyayı sonun uçurumuna getirecek olan şuurunu yitirmiş insanlar olacak.
Ve maalesef Ramayana’dan sonra yazılmış en eski destan olarak kabul edilen Mahabharata Destanı’nın 6. kitabı Bhişma Parva içinde yer alan bir bölüm de aynı tahrifatın kurbanı olmuş hâlde. Vedalar ve Upanişatlardan sonra yazılmış kutsal metinlerden biri olarak kabul edilen Mahabharata’nın kalbi Bhagavat Gita içinden, kutsal cümlelerinin çok az bir bölümü âdeta cımbızlanarak ve yorumlanarak ayrı bir kitap hâline getirilmiştir. Bu kitap aslının çok az bir bölümünü içerir ve Bhakti geleneğine göre yorumlanarak okuyucusuyla buluştu. Ancak çok birleştirici ve evrensel yasaların yazılı olduğu; insanın kendi, yaratıcı ve sonsuzluk kavramlarıyla ilgili birçok sorusuna cevap veren; insanın aklını ve vicdanını iyileştiren, yol gösteren, geliştiren, bize çok tanıdık gelen Sanskrit dilinden Türkçeye yorumsuz ve eksiksiz çevirdiğim Bhagavat Gita ile kitap olarak satılan kitap arasında fark, bu alanın istismara ne kadar açık olduğunun kanıtıdır.
Mahabharata Destanı’nı çevirme görevini üstlenmiş olmanın onuru ile çalışmalarıma devam ederken Bhagavat Gita’yı çevirmenin bana ve hayatıma kattığı anlam kelimelerle ifade edilemeyecek kadar büyük. Fakat biliyorum ki bu başarı tek başına gelmedi. Bu zamana kadar beni hiç yalnız bırakmayan, yorumlarıyla ve sevgi dolu mesajlarıyla bana güç veren herkese sonsuz teşekkürler.
Din insanı özgürleştirir, esir etmez. Dört duvarın arasına insanı hapsedip at gözlükleri takmaya zorlamaz. Karanlığa mahkûm etmez. Din bir zümreye, bir topluluğa ya da bir ırka gelmez. Çünkü din dediğimiz evrensel bir olgudur ve tüm insanlığa aittir. Bu nedenle alt üst başlıkların arasına sıkıştırılamaz çünkü evren dediğimiz yer, milyarlarca kelimenin ihtiva ettiği anlamların dışındaki her şeydir.
Böylesine yüce ve evrensel olan ancak felsefe ve o felsefeye ait öğretiler aracılığıyla insanlara indirgenebilir. Ve bu yapıldığında kendilerine otorite atfeden topluluklar, kendi dünya görüşlerini başkalarının üzerinde hâkim kılmak için evrensel mesajların büyük bir çoğunluğunu budayarak dini kedilerine göre âdeta sil baştan yazarlar. Çıkar uğruna değiştirilmiş, yorumlarla aslından uzaklaştırılmış dinler, onları oluşturan evrensel bağlarından koptukları için yol, doğrudan ateşin içine götürür. Akıllarının ve vicdanlarının sakatlandığını bilmeyen insanlar bu yolda ilerlemeye devam ederler, zarar görmeye devam ederler. Zarar gördükçe şuurlarını yitirirler ki bu da sonun başlangıcıdır çünkü topyekûn dünyayı sonun uçurumuna getirecek olan şuurunu yitirmiş insanlar olacak.
Ve maalesef Ramayana’dan sonra yazılmış en eski destan olarak kabul edilen Mahabharata Destanı’nın 6. kitabı Bhişma Parva içinde yer alan bir bölüm de aynı tahrifatın kurbanı olmuş hâlde. Vedalar ve Upanişatlardan sonra yazılmış kutsal metinlerden biri olarak kabul edilen Mahabharata’nın kalbi Bhagavat Gita içinden, kutsal cümlelerinin çok az bir bölümü âdeta cımbızlanarak ve yorumlanarak ayrı bir kitap hâline getirilmiştir. Bu kitap aslının çok az bir bölümünü içerir ve Bhakti geleneğine göre yorumlanarak okuyucusuyla buluştu. Ancak çok birleştirici ve evrensel yasaların yazılı olduğu; insanın kendi, yaratıcı ve sonsuzluk kavramlarıyla ilgili birçok sorusuna cevap veren; insanın aklını ve vicdanını iyileştiren, yol gösteren, geliştiren, bize çok tanıdık gelen Sanskrit dilinden Türkçeye yorumsuz ve eksiksiz çevirdiğim Bhagavat Gita ile kitap olarak satılan kitap arasında fark, bu alanın istismara ne kadar açık olduğunun kanıtıdır.
Mahabharata Destanı’nı çevirme görevini üstlenmiş olmanın onuru ile çalışmalarıma devam ederken Bhagavat Gita’yı çevirmenin bana ve hayatıma kattığı anlam kelimelerle ifade edilemeyecek kadar büyük. Fakat biliyorum ki bu başarı tek başına gelmedi. Bu zamana kadar beni hiç yalnız bırakmayan, yorumlarıyla ve sevgi dolu mesajlarıyla bana güç veren herkese sonsuz teşekkürler.