Mahpusun Gelini, “Evlendikleri adama değil mahpusa gelin olmuş” kadınların hikâyesidir. Onlara acı veren insanların boyunduruğundan kurtulmaya çalışırken kendilerini başka bir boyundurukta bulan; öyle ki hayatlarından endişe ettikleri için çaresizce cezaevlerini dışarıda yaşadıkları zindandan daha güvenli bulan kadınların hikâyesi… “Anlattıkları bir filmden ibaret değil ki özet geçilsin. Hayatın ta kendisi; saf ve acı gerçeklerden ibaret, yaşanmış ve ne yazık ki hâlen yaşanmakta olan mağduriyetlerdir.” Zeynep, müvekkilinin hikayesi ile kendi çocukluğuna, annesinin acılarına yeniden ortak olur. Aldığı bir dava ile yıllar önce hapiste geçirdiği çocukluk zamanlarından kalan yarası yeniden sızlamaya başlar. Cezaevi koridorlarında yolları kesişen iki kadın, hikayeleri ile birbirlerinin dertlerine derman olmaya çalışırken adeta ülkenin tüm kadınları oluverirler. “Kaybedecek bir şeyim kalmamıştı, hayata tutunmam için sebep de yoktu. Hiçbir şeyin düzeleceği yoktu.” Özgürlükleri ellerinden alınmış kadınların ellerindeki son şeyi, canlarını kurtarmak adına işledikleri suçların hikâyesini okurken, kâh Zeynep’in kaybolmuş çocukluğunda yüreğiniz sızlayacak, kâh genç, çalışkan ve başarılı müvekkilinin ışıltılı hayatının birdenbire nasıl karardığına şahit olup olanlara onlar kadar şaşıracaksınız. Ancak yazarın ve eserde geçen karakterlerin bildiği bir şey var: UMUT.
Mahpusun Gelini, “Evlendikleri adama değil mahpusa gelin olmuş” kadınların hikâyesidir. Onlara acı veren insanların boyunduruğundan kurtulmaya çalışırken kendilerini başka bir boyundurukta bulan; öyle ki hayatlarından endişe ettikleri için çaresizce cezaevlerini dışarıda yaşadıkları zindandan daha güvenli bulan kadınların hikâyesi… “Anlattıkları bir filmden ibaret değil ki özet geçilsin. Hayatın ta kendisi; saf ve acı gerçeklerden ibaret, yaşanmış ve ne yazık ki hâlen yaşanmakta olan mağduriyetlerdir.” Zeynep, müvekkilinin hikayesi ile kendi çocukluğuna, annesinin acılarına yeniden ortak olur. Aldığı bir dava ile yıllar önce hapiste geçirdiği çocukluk zamanlarından kalan yarası yeniden sızlamaya başlar. Cezaevi koridorlarında yolları kesişen iki kadın, hikayeleri ile birbirlerinin dertlerine derman olmaya çalışırken adeta ülkenin tüm kadınları oluverirler. “Kaybedecek bir şeyim kalmamıştı, hayata tutunmam için sebep de yoktu. Hiçbir şeyin düzeleceği yoktu.” Özgürlükleri ellerinden alınmış kadınların ellerindeki son şeyi, canlarını kurtarmak adına işledikleri suçların hikâyesini okurken, kâh Zeynep’in kaybolmuş çocukluğunda yüreğiniz sızlayacak, kâh genç, çalışkan ve başarılı müvekkilinin ışıltılı hayatının birdenbire nasıl karardığına şahit olup olanlara onlar kadar şaşıracaksınız. Ancak yazarın ve eserde geçen karakterlerin bildiği bir şey var: UMUT.