Makedonya'da Batan Güneş

Stok Kodu:
9789754515886
Boyut:
13.5x19.5
Sayfa Sayısı:
416
Basım Tarihi:
2020-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%17 indirimli
174,00TL
144,42TL
Taksitli fiyat: 9 x 17,65TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789754515886
1212457
Makedonya'da Batan Güneş
Makedonya'da Batan Güneş
144.42

Balkanlara yüzyıllarca önce gelip yerleşen Türklerin ataları, ruhlarının derinliğinden gelen büyük bir aşkla, Murat Hüdavendigâr’ı da şehit vererek, Î’la-yı Kelimetullah için bu güzel toprakları vatan yapmıştı. Selanik’i, Manastır’ı, Üsküp’ü, Kosova’yı Anadolu’nun Konya’sı, Erzurum’u, Erzincan’ı, Sivas’ı gibi Türkleştirmişlerdi. Buraları Ötüken gibi Merv gibi düşünüyorlardı. Tuna Nehri’ni Sakarya, Kızılırmak gibi biliyorlardı. Ohri Gölü’nü, Issık Gölü gibi, Van Gölü gibi, Hotamış Gölü gibi biliyorlardı. Nesilden nesile anlatıla anlatıla gelen atalarının hatıraları, bu kadar yüzyıl geçmesine rağmen kafalarında, ruhlarında sanki hala tazeymiş gibi duruyordu. Bektaşî erenlerinin, Sarı Saltuk Baba, Piri Baba gibi erenlerin menkıbeleri hafızalarından silinmiyordu. Pelister Dağları, Babadağ onlarındı. Buralar Türk yurdu idi. Burası Osmanlı Devleti idi. Onları Mohaç’a, Niğbolu Savaşı’na görevli olarak götüren devlet gücü hala arkalarındaymış gibiydi. Onlara “Evlad-ı Fatihan” denmişti. “Oğuzbeyli Cemaati” denmişti. Onlar hala yeni seferler için yeni görevler bekliyorlardı. Umutsuzca bekliyorlardı.

Balkanlara yüzyıllarca önce gelip yerleşen Türklerin ataları, ruhlarının derinliğinden gelen büyük bir aşkla, Murat Hüdavendigâr’ı da şehit vererek, Î’la-yı Kelimetullah için bu güzel toprakları vatan yapmıştı. Selanik’i, Manastır’ı, Üsküp’ü, Kosova’yı Anadolu’nun Konya’sı, Erzurum’u, Erzincan’ı, Sivas’ı gibi Türkleştirmişlerdi. Buraları Ötüken gibi Merv gibi düşünüyorlardı. Tuna Nehri’ni Sakarya, Kızılırmak gibi biliyorlardı. Ohri Gölü’nü, Issık Gölü gibi, Van Gölü gibi, Hotamış Gölü gibi biliyorlardı. Nesilden nesile anlatıla anlatıla gelen atalarının hatıraları, bu kadar yüzyıl geçmesine rağmen kafalarında, ruhlarında sanki hala tazeymiş gibi duruyordu. Bektaşî erenlerinin, Sarı Saltuk Baba, Piri Baba gibi erenlerin menkıbeleri hafızalarından silinmiyordu. Pelister Dağları, Babadağ onlarındı. Buralar Türk yurdu idi. Burası Osmanlı Devleti idi. Onları Mohaç’a, Niğbolu Savaşı’na görevli olarak götüren devlet gücü hala arkalarındaymış gibiydi. Onlara “Evlad-ı Fatihan” denmişti. “Oğuzbeyli Cemaati” denmişti. Onlar hala yeni seferler için yeni görevler bekliyorlardı. Umutsuzca bekliyorlardı.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat