“… Silah sesini duyup dışarı çıkan Azeri apartman sakininin kapısı açık kalmıştı. O sırada Bakü Radyosunda çalan türkünün sözleri şöyleydi:
Saçın ucun örmezler
Gül solunca dermezler,
Seni mene vermezler,
Nenen ölsün sarı gelin…”
Ortodoksluğun ve Rus Çarı II. Nicholas’ın acımasız kurallarına karşı direnen ve savaş karşıtı olan Molokanlar, 1877-1878 yıllarında Kars’ın su kıyısındaki bir köyüne sürülürler. Değirmencinin kızı Nadya ile Can’ın ilkokul arkadaşlığının tutkulu bir aşka dönüşü ile başlayan hikâye; Can’ın Nadya’nın peşinden gittiği Kars-Moskova hattıyla dönemin siyasi olayları içerisinde hiç beklenmedik bir hal alır.
“… Silah sesini duyup dışarı çıkan Azeri apartman sakininin kapısı açık kalmıştı. O sırada Bakü Radyosunda çalan türkünün sözleri şöyleydi:
Saçın ucun örmezler
Gül solunca dermezler,
Seni mene vermezler,
Nenen ölsün sarı gelin…”
Ortodoksluğun ve Rus Çarı II. Nicholas’ın acımasız kurallarına karşı direnen ve savaş karşıtı olan Molokanlar, 1877-1878 yıllarında Kars’ın su kıyısındaki bir köyüne sürülürler. Değirmencinin kızı Nadya ile Can’ın ilkokul arkadaşlığının tutkulu bir aşka dönüşü ile başlayan hikâye; Can’ın Nadya’nın peşinden gittiği Kars-Moskova hattıyla dönemin siyasi olayları içerisinde hiç beklenmedik bir hal alır.